Select Keyboard: Türkçe ▾ X
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
|
I am very sensitive to heat.
- Isıya karşı çok duyarlıyım.
A dog is sensitive to smell.
- Bir köpek kokuya duyarlıdır.
She was susceptible to colds.
- O, soğuk algınlığına duyarlıydı.
Tom is sensible, isn't he?
- Tom duyarlı, değil mi?
Tom is being sensible, isn't he?
- Tom duyarlı davranıyor, değil mi?
It is not the strongest of the species that survive, not the most intelligent, but the one most responsive to change.
- O, yaşayan türlerin en güçlüsü değil, en zekisi değil fakat değişmek için en duyarlı olanıdır.
This company's responsiveness to my complaint is poor.
- Bu şirketin şikayetime karşı duyarlılığı zayıftır.
The man is liable to the death penalty.
- Adam ölüm cezasına karşı duyarlı.
The world needs more tenderness.
- Dünyanın daha fazla duyarlılığa ihtiyacı var.
I was naive and impressionable.
- Ben saf ve duyarlıydım.
She's a young, impressionable teenager.
- O genç, duyarlı bir ergen.
He thinks that they are not sentient beings.
- O onların duyarlı varlıklar olmadıklarını düşünüyor.
Humans are sentient beings.
- İnsanlar duyarlı yaratıklardır.