I could scarcely stand on my feet.
- Ayaklarımın üzerinde güçlükle durabiliyordum.
He always stands off when people are enthusiastic.
- İnsanlar çoşkuluyken, o her zaman uzak durur.
Let's wait for the rain to end!
- Yağmurun durmasını bekleyelim!
He stood at the end of the line.
- Sıranın sonunda durdu.
I'm worn out, because I've been standing all day.
- Bütün gün ayakta durduğum için yoruldum.
Someone is standing at the gate.
- Birisi kapıda duruyor.
Were the earth to stop revolving, what do you suppose would happen?
- Dünya dönmeyi durdursa,ne olacağını tahmin edersin?
I'm getting off the train at the next stop.
- Sonraki durakta trenden ineceğim.
The blue sports car came to a screeching halt.
- Mavi spor araba durma noktasına geldi.
It was because of the storm that the trains were halted.
- Fırtınadan dolayı trenler durduruldu.
The rule holds good in this case.
- Kural bu durumda geçerlidir.
I wonder how Tom is holding up.
- Acaba Tom'un durumu nasıl?
He stalled the engine three times.
- Üç kez motoru durdurdu.
Why are they stalling?
- Onlar neden duruyorlar?
Yazılım şirketi ekonomik durgunluk sürecinde büyük başarısızlığa uğradı.
- The software company collapsed during the recession.
Fiyatlar son on yıl boyunca sürekli arttı.
- Prices have risen steadily during the past decade.