I could scarcely stand on my feet.
- Ayaklarımın üzerinde güçlükle durabiliyordum.
Somebody is standing in front of his room.
- Biri odasının önünde duruyor.
Let's wait for the rain to end!
- Yağmurun durmasını bekleyelim!
I stood at the end of the line.
- Sıranın sonunda durdum.
Someone is standing behind the wall.
- Birisi duvarın arkasında duruyor.
These two are standing abreast.
- Bu ikisi yan yana duruyor.
I'm getting off the train at the next stop.
- Sonraki durakta trenden ineceğim.
My house is close to a bus stop.
- Evim otobüs durağına yakın.
It was because of the storm that the trains were halted.
- Fırtınadan dolayı trenler durduruldu.
The blue sports car came to a screeching halt.
- Mavi spor araba durma noktasına geldi.
Hold up, what do you think you're doing?
- Dur bakalım, Sen ne yaptığını düşünüyorsun?
The rule holds good in this case.
- Kural bu durumda geçerlidir.
He pushed the stalled car with all his might.
- O, bütün gücüyle durmuş arabayı itti.
He stalled the engine three times.
- Üç kez motoru durdurdu.
Onlar buluşmaları süresince kayak yapmaya gittiler.
- They went skiing during their date.
Amerika'da kaldığı süredeki deneyimlerini bize anlatmaya başladı. Biz dikkat kesildik.
- He started to tell us his experiences during his stay in America. We were all ears.