Tom'un evi bir çöplük.
- Tom's place is a dump.
Polisten saklandığı için, Dima geceyi bir çöplükte geçirdi.
- Hiding from the police, Dima spent the night in a dumpster.
Bu şirketler kurşun ve radyoaktif atıkları içme suyumuza boşaltmak istiyorlar. Bu hoşgörülemez.
- These corporations want to dump lead and radioactive waste in our drinking water. This cannot be tolerated.
Bu yer bir çöp yığını.
- This place is a dump.
Bu yer bir çöp yığını.
- This place is a dump.
Bizim yeni bir damperli kamyon istememiz gerekiyor. Bu dolu.
- We need to ask for a new dump truck. This one's full.
Tom neredeyse damperli bir kamyon tarafından eziliyordu.
- Tom was almost run over by a dump truck.
Bu şirketler kurşun ve radyoaktif atıkları içme suyumuza boşaltmak istiyorlar. Bu hoşgörülemez.
- These corporations want to dump lead and radioactive waste in our drinking water. This cannot be tolerated.
Bu şirketler kurşun ve radyoaktif atıkları içme suyumuza boşaltmak istiyorlar. Bu hoşgörülemez.
- These corporations want to dump lead and radioactive waste in our drinking water. This cannot be tolerated.
Yatmadan önce genelde ceplerindeki tüm bozuk paraları çıkartıp masaya boşaltır.
- Before going to bed, he usually takes all the coins from his pockets and dumps them on the table.
Ön bahçenize çöp döken kişi Tom değildi.
- It wasn't Tom who dumped garbage in your front yard.
Tom evrak çantasının içindekileri masaya döktü.
- Tom dumped the contents of his briefcase out on the table.
The new XML dump is coming soon.
To take a dump.
Don't feel bad about moving away from this dump.