dulden

listen to the pronunciation of dulden
Немецкий Язык - Турецкий язык
{'duldın} katlanmak, dayanmak, çekmek; göz yummak
ıstırap çekmek, acı çekmek; katlanmak, dayanmak; hoş görmek, göz yummak; müsamaha etmek
'duldın katlanmak, dayanmak, çekmek; göz yummak
görmezlikten gelmek
müsamaha etmek
Английский Язык - Турецкий язык

Определение dulden в Английский Язык Турецкий язык словарь

bearing
{i} alâka
bearing
duruş
bearing
taşıyan

Musa ilahi emirleri taşıyan dağdan indi. - Moses came down from the mountain bearing divine commandments.

bearing
{i} etki
bearing
içeren
bearing
bedenin duruşu
bearing
tahammül
bearing
yastık
bearing
rota
bearing
ürün verme
bearing
meyve verme

Meyve vermeden önce portakal ağaçları azahar adı verilen bir çiçekle çiçek açarlar. - Before bearing fruit, orange trees blossom with a flower called an azahar.

Meyve vermeden önce, portakal ağaçları turuncu çiçekleri ile çiçek açar. - Before bearing fruit, orange trees bloom with orange blossoms.

bearing
yatak
bearing
ilişki
bearing
doğurma
bearing
ürün
bearing
{i} üstlenme
bearing
{i} ilgi
bearing
{i} yatak, mil yatağı
bearing
(Tekstil) 1. yatak 2. rulman
Немецкий Язык - Английский Язык
bearing
allowance (of something) (formal)
to sanction something
to suffer
to acquiesce
to brook
to have something
to put up with something
to stand for something
to take something
acquiescences
connive
condone

The citizens of this small community don't condone public displays of affection. - Die Bürger dieser kleinen Gemeinde dulden den Austausch von Zärtlichkeiten in der Öffentlichkeit nicht.

etw. (Unrechtes) stillschweigend dulden
to connive at/in something
etw. dulden
to tolerate srh
etw. stillschweigend dulden
to condone
keine Widerrede dulden
to tolerate no dissent
keinen Aufschub dulden
to admit of no delay