Uçak kötü hava yüzünden geç kaldı.
- The plane was late due to bad weather.
Onun zamanında buraya gelmesinin ertelenmesi bir trafik kazası yüzündendir.
- His delay of coming here on time is due to a traffic accident.
Hastalık nedeniyle ödevimde erkek kardeşime yardım ettirmek zorunda kaldım.
- I had to have my brother help me with my homework due to illness.
O, çaba eksikliği nedeniyle başarısız oldu.
- He failed due to lack of effort.
Dün Japonya'da bir sürü bina deprem dolayısıyla yıkıldı.
- A lot of buildings collapsed in Japan due to the earthquake yesterday.
O, atmosferdeki karbon dioksit miktarlarının artmasından dolayı Dünyanın ısınmasını tanımlamak için kullanılan bir terimdir.
- It is a term used to describe the warming of the earth due to increasing amounts of carbon dioxide in the atmosphere.
Onun başarısı çoğunlukla iyi şansa bağlıydı.
- His success was mostly due to good luck.
Tom'un üç saat önce burada vadesi dolmuştu.
- Tom was due here three hours ago.
Bayanlar baylar, havaalanındaki bir kaza sebebiyle varışımız gecikecek.
- Ladies and gentlemen, due to an accident at the airport, our arrival will be delayed.
Son zamanlardaki olaylar sebebiyle, kendimi işime vermem tamamen imkansız.
- Due to recent events, it is completely impossible for me to focus on my work.
Tom 2.30'a kadar burada uygun değil.
- Tom isn't due here till 2:30.
Tom'un davranışı nedeniyle mahkeme Mary'nin hesabının doğru olduğuna inanıyor.
- Due to Tom's behavior, the court is convinced that Mary's account is accurate.
Biriktirdiği serveti şansına ve çok çalışmasına borçlu.
- Her ability to amass a fortune is due to luck and hard work.
Bugünkü durumumu aileme borçluyum.
- What I am today is due to my parents.
Gerekli işlemleri takip etmek zorundayız.
- We have to follow due process.
Bugünkü durumumu aileme borçluyum.
- What I am today is due to my parents.
Biriktirdiği serveti şansına ve çok çalışmasına borçlu.
- Her ability to amass a fortune is due to luck and hard work.
Uzun süredir hasta olduğundan rengi bembeyaz olmuş.
- Her deathly paleness is due to long illness.
Büyük başarılar sürekli çabalar nedeniyledir.
- Great successes are due to constant efforts.
Yağmur nedeniyle planlarım tamamen karıştı.
- Due to the rain, my plans were completely mixed up.
Ciddi bir eğitim etkisi nedeniyle çocuk tamamen farklı bir kişi haline geldi.
- Due to severe educational influence the child became a wholly different person.
Tam olarak düşündükten sonra teklifi kabul ettim.
- I accepted the offer after due consideration.
Sezar'ın hakkı Sezar'a.
- Give credit where credit is due.
Sezarın hakkını Sezara verin.
- Give the devil his due.
Kaza onun dikkatsizliğinden dolayıydı.
- The accident was due to his carelessness.
Claude; sınıfımda klorofil dolayısıyla yeşil tenli olan ototrofik bir çocuk, ayın ormanlaşmasını hayal ediyor.
- Claude, an autotropic boy in my class whose skin is green due to chlorophyll, dreams of foresting the moon.
Rising unemployment due to the economic downturn is spreading.
The baby is just about due.
When is your baby due?.
Payment is due to him in ten days.
With all due respect, you're wrong about that.
The river runs due north for about a mile.
... why we have room(?) right now. All of it due to the simple observation that a wire ...
... production of oil and gas in the U.S. is up. But not due to his policies. In spite of his ...