Tom'un babası içkiciydi.
- Tom's father was a drinker.
Tom'un biraz içkici olduğunu duyuyorum.
- I hear Tom's a bit of a drinker.
Tom ılımlı içicidir ama babası bir balık gibi içer.
- Tom's a moderate drinker, but his father drinks like a fish.
Mary bir sosyal içici.
- Mary is a social drinker.
Tom'un biraz ayyaş olduğunu duyuyorum.
- I hear Tom's a bit of a drinker.
Artık onu, içmekten alıkoymalıyız.
- We have to stop him from drinking any more.
Çok fazla içmek seni hasta edecek.
- Too much drinking will make you sick.
Boş mideyle içki içmek sağlığa zararlıdır.
- Drinking on an empty stomach is bad for your health.
O içtiğinde farklı bir kişi oluyor, bu yüzden onunla içki içmeyi sevmiyorum.
- He's a different person when he's drunk, so I don't like to drink with him.
Lütfen bana bir içecek verin.
- Give me a drink, please.
Yetişkin Japon erkeklerinin yüzde altmışı düzenli olarak alkollü içecekler içerler.
- Sixty percent of Japanese adult males drink alcoholic beverages on a regular basis.
Tom'a sigara içmekten ve içki içmekten sakınması söylendi.
- Tom was told to abstain from smoking and drinking.
Ben sigara ve içki içmekten vazgeçtim.
- I quit smoking and drinking.
Leyla deniz suyu içemedi.
- Layla couldn't drink seawater.
Deniz suyunu içemezsin çünkü su çok tuzlu.
- You can't drink seawater because it's too salty.
Duş aldıktan sonra biraz meşrubat içtim.
- After taking a bath, I drank some soft drink.
Davetiye patlamış mısır ve meşrubat hizmeti verileceğini söylüyordu.
- The invitation said that popcorn and soft drinks would be served.
Buzdolabında içilebilecek herhangi bir şey var mı?
- Is there anything to drink in the refrigerator?
Sana bir içecek ısmarlayacağım.
- I'll buy you a drink.
Bu su içmek için güvenli.
- This water is safe to drink.
Bu su içmek için güvenli mi?
- Is this water safe to drink?
İnternette bilgi çekmek yangın musluğundan su içmek gibidir.
- Absorbing information on the internet is like drinking water from a fire hydrant.
Tom Mary'den içilecek şeyler istedi.
- Tom asked Mary for something to drink.
Boş mideyle içki içmek sağlığa zararlıdır.
- Drinking on an empty stomach is bad for your health.
O içtiğinde farklı bir kişi oluyor, bu yüzden onunla içki içmeyi sevmiyorum.
- He's a different person when he's drunk, so I don't like to drink with him.
Çoğu Japon, suyu musluktan içer.
- Most Japanese drink water from the tap.
Alkolsüz içecekleriniz var mı ?
- Do you have alcohol-free drinks?
Mary bir sosyal içici.
- Mary is a social drinker.
Tom bir sosyal içici.
- Tom is a social drinker.
That po gal. Jones explored a booth with the broom. Hustlin water, runnin erran. Whoa! / Ring up the precinct about her. She's a B-drinker. / I waitin till I can ring up the precinct about you. Darlene don wanna be a B-drinker. She force to be a B-drinker. She say she wanna go in show biz..
Can I buy you a drink?.
You can lead a horse to water but you can't make him drink.
He drank the water I gave him.
She has a problem with the drink.
He was about to take a drink from his root beer.
If he doesn't pay off the mafia, he’ll wear cement shoes to the bottom of the drink!.
Are you holding that for your girlfriend, or are you a two-fisted drinker tonight?.