Ejderhanın yangın nefesi Mario'yu tamamen yaktı.
- The dragon's fire breath burned Mario completely.
Sen beni bunun içine sürükleme.
- Don't you drag me into this.
Seni buna asla sürüklememem gerekirdi.
- I never should've dragged you into this.
Bu uzun süre sürüklenecek gibi gözüküyor.
- This looks as though it will drag on and on.
Seni buna sürüklediğim için üzgünüm.
- I'm sorry to drag you into this.
Onların etraftaki valizlerini çekmeyeceğim.
- I'm not going to drag their suitcases around.
Onların bagajını çekmeyeceğim.
- I'm not going to drag their luggage around.
Onu yataktan dışarıya sürüklemek zorunda kaldım.
- I had to drag him out of bed.
Tom'u yatağın dışına sürüklemek zorunda kaldım.
- I had to drag Tom out of bed.
Time seems to drag when you’re waiting for a bus.
Drag the file into the window to open it.