Lütfen noktalı çizginin üzerini imzala.
- Please sign on the dotted line.
Görme engelli insanlar Braille denilen kabartılmış noktalardan oluşan bir sistem kullanarak, dokunarak okurlar.
- Blind people read by touching, using a system of raised dots called Braille.
Onun eteği benekli sarıdır.
- Her skirt is yellow with polka dots.
İnsan şehirleri kalıntıları Dünyayı benekler.
- The remains of human cities dot the Earth.
Onun eteği puantiyeli sarıdır.
- Her skirt is yellow with polka dots.
O, dikkat çekmek için puantiyeli elbise giyer.
- She wears dotted gowns to catch attention.
Türkçe noktalı ve noktasız I arasında ayrım yapıyor. Her ikisinin de büyük ve küçük versiyonları var.
- Turkish distinguishes between dotted and dotless Is. There are capital and lowercase versions of both.
Lütfen noktalı çizginin üzerini imzala.
- Please sign on the dotted line.
Görme engelli insanlar Braille denilen kabartılmış noktalardan oluşan bir sistem kullanarak, dokunarak okurlar.
- Blind people read by touching, using a system of raised dots called Braille.
Sami noktaları birleştirdi.
- Sami connected the dots.
Dünya ve Güneş, Samanyolu Galaksi'sindeki milyarlarca yıldız arasında sadece ufacık noktadırlar.
- The Earth and Sun are just tiny dots among the billions of stars in the Milky Way Galaxy.
Şu küçük noktalar nedir?
- What are those little dots?
Onun eteği puantiyeli sarıdır.
- Her skirt is yellow with polka dots.
Dot your is and cross your ts.
a dot of colour.
His jacket was dotted with splashes of paint.
The 1990s saw many dot bombs.
Pray, sir, what is the object of referring a bill to a committee —merely to dot the i's and cross the t's?.
Before taking the project to the CEO, let's make sure we dot the i's and cross the t's.
Gone a bit off 'er dot, he whispered.
He arrived at 10 o'clock, on the dot.
That hat dates from the year dot.
... I, too, am a child of the dot com era. ...
... dot the ...