Then you just have to fill out this card.
- Öyleyse sadece bu kartı doldurmak zorundasın.
Should I fill it in now?
- Onu şimdi doldurmalı mıyım?
Tom emptied the water out of the bottle before he refilled it with fresh water.
- Tom taze suyla yeniden doldurmadan önce, suyu şişeden boşalttı.
Tom held his cup out for Mary to refill it.
- Tom Mary'nin onu yeniden doldurması için kupasını uzattı.
I have to charge the battery of my car.
- Arabamın aküsünü doldurmam gerek.
I don't feel like filling out this questionnaire. There are too many items.
- Canım bu anketi doldurmak istemiyor. Çok öge var.
Filling out all these forms is a pain in the neck.
- Bütün bu formları doldurmak can sıkıcı.
All you have to do is fill in this form.
- Tüm yapmanız gereken bu formu doldurmak.
Then you just have to fill out this card.
- Öyleyse sadece bu kartı doldurmak zorundasın.
All you have to do is fill in this form.
- Tüm yapmanız gereken bu formu doldurmak.
I have to fill in for Tom at the store.
- Mağazada Tom için form doldurmak zorundayım.
Tom had to fill out lots of forms.
- Tom bir sürü form doldurmak zorundaydı.
Then you just have to fill out this card.
- Öyleyse sadece bu kartı doldurmak zorundasın.
I have to fill in for Tom at the store.
- Mağazada Tom için form doldurmak zorundayım.