dolandırıcı

listen to the pronunciation of dolandırıcı
Турецкий язык - Английский Язык
{i} swindler

She must be a swindler. - O bir dolandırıcı olmalı.

Dan lost his money to a swindler. - Dan parasını bir dolandırıcıya kaybetti.

crook

You had dealings with a crook. - Bir dolandırıcı ile ilişkin vardı.

shark
impostor

The impostor has been caught. - Dolandırıcı yakalandı.

I feel like an impostor. - Bir dolandırıcı gibi hissediyorum.

grifter
fraudulent
faker
deceitful
sharp
crooked
swindler, cheat, confidence trickster, conman, crook, twister, fraud, shark
fiddler
chiseler
adventurer
gyp
chiseller [Brit.]
sham
bilker
cheater
lurcher
fraud

She is guilty of fraud. - O dolandırıcılıktan suçludur.

Tom was the victim of a 419 fraud. - Tom, 419 dolandırıcılığı kurbanıydı.

double dealer
hustler
carpet bagger
fakir
confidence man
embezzler, swindler, confidence man
knave
confidence trickster
cheat

He's a cheat and a liar. - O bir dolandırıcı ve bir yalancı.

rogue

Dan is the only rogue around here. - Dan bu çevredeki tek dolandırıcıdır.

Elbonia is a rogue nation. - Elbonia dolandırıcı bir millettir.

{i} twicer
double
(Kanun) legacy hunter
devious
duffer
(Argo) lurk
welcher
spiv
stumer
racketeer
picaroon
shammer
twister
roguish
defrauder
sharper
loan shark
slicker
to cheat
fake
{i} spieler
{i} chiseller
blackleg
bilk
dolandırıcı kimse
charlatan
dolandırıcı kadın
adventuress
dolandırıcı şirket
bubble company
hileci, hile yapan, dolandırıcı
Tricks, cheat, the cheat
şık dolandırıcı
swell mob
şık giyimli dolandırıcı
slicker
Турецкий язык - Турецкий язык
Birini aldatarak mal veya parasını alan (kimse)
Birini aldatarak mal veya parasını alan kimse: "Tükürük müfettişi meğer meşhur bir dolandırıcı imiş."- B. Felek
tokatçı
dolandırıcı
Избранное