When the body is touched, receptors in the skin send messages to the brain causing the release of chemicals such as endorphins.
- Vücuda dokunulduğunda, derideki reseptörler beyne endorfin gibi kimyasalların salınmasına neden olan mesajlar gönderir.
Have you ever touched a dolphin?
- Hiçbir yunusa dokundun mu?
This is a touchscreen, so you can use your fingers to operate the controls which are displayed on it.
- Bu bir dokunmatik ekran, onun üzerinde görüntülenen kontrolleri çalıştırmak için parmaklarını kullanabilirsin.
She touched me lightly on the nape of the neck with the tips of her fingers and it made me shudder.
- O bana parmak uçları ile ensemin üzerine hafifçe dokundu ve bu beni ürpertti.
Let go of my arm! I can't stand people touching me.
- Kolumu bırak! İnsanların bana dokunmasına katlanamıyorum.
Your dress is touching the wet paint.
- Elbiseniz ıslak boyaya dokunuyor.
Lips that touch liquor shall not touch mine.
- Liköre dokunan dudaklar benimkine dokunmayacaklar.
All you have to do is touch the button.
- Tüm yapmanız gereken düğmeye dokunmak.