doğruladı

listen to the pronunciation of doğruladı
Турецкий язык - Английский Язык
affirmed

I affirmed that he was innocent. - Onun masum olduğunu doğruladım.

He affirmed that he saw the crash. - Kazayı gördüğünü doğruladı.

{a} positively declared, confirmed
past of affirm
thoroughbred that won the triple crown in 1978
{s} acknowledged, confirmed; declared to be true
doğrula
(Bilgisayar) validate

Can you validate this parking ticket? - Bu otopark biletini doğrulayabilir misin?

The newest version uses facial-recognition software to validate a login. - Yeni sürümü bir giriş doğrulamak için yüz tanıma yazılımı kullanır.

doğrula
substantiate
doğrula
{f} substantiating
doğrula
verify

Can anyone verify that? - Herhangi biri onu doğrulayabilir mi?

Can anyone verify this? - Herhangi biri bunu doğrulayabilir mi?

doğrula
{f} verified

Tom verified the date of the meeting. - Tom toplantı tarihini doğruladı.

Detective Dan Anderson verified Linda's statements. - Dedektif Dan Anderson, Linda'nın ifadelerini doğruladı.

doğrula
{f} substantiated
doğrula
justify
doğrula
confirm

I have a confirmed reservation. - Benim doğrulanmış bir rezervasyonum var.

Can you confirm that he was hired? - Onun işe alındığını doğrulayabilir misin?

doğrula
affirm

I affirmed that he was innocent. - Onun masum olduğunu doğruladım.

He affirmed that he saw the crash. - Kazayı gördüğünü doğruladı.

doğrula
{f} verifying

Tom had no way of verifying the information. - Tom'un bilgiyi doğrulayacak hiçbir yolu yoktu.

doğrula
{f} confirmed

The report has not been confirmed yet. - Rapor henüz doğrulanmadı.

The experiment confirmed his theory. - Deney teorisini doğruladı.

Doğrula
authenticate
doğrula
affirmed

He affirmed that he saw the crash. - Kazayı gördüğünü doğruladı.

I affirmed that he was innocent. - Onun masum olduğunu doğruladım.

doğruladı
Избранное