Tom ve Mary sorunlarını John'la görüşüyordu.
- Tom and Mary were discussing their problems with John.
Tom ve Mary durumu görüşüyorlar.
- Tom and Mary are discussing the situation.
Gecikmeden sorunu görüşmek gereklidir.
- It's necessary to discuss the problem without delay.
İçeriye girmek ve bunu daha fazla görüşmek için bir randevu al lütfen.
- Please make an appointment to come in and discuss this further.
Yeni bir öneriyi tartışmak için bir yürütme kurulu oluşturuldu.
- An executive council was formed to discuss the new proposal.
Tom'un sorunlarını tartışmak istemiyorum.
- I don't want to discuss Tom's problems.
Dün bunu seninle konuşmak istedim ama sen dinlemek istiyor gibi görünmüyordun.
- I wanted to discuss this with you yesterday, but you didn't seem to want to listen.
Patronumla kişisel konuları konuşmaktan imtina ederim.
- I avoid discussing personal subjects with my boss.
Sorunlarımdan söz etmek istemiyorum.
- I don't want to discuss my problems.
Bu konu tartışılmaya değer.
- That topic is worth discussing.
Ben tartışmaya katıldım.
- I participated in the discussion.
For she was giuen all to fleshly lust, / And poured forth in sensuall delight, / That all regard of shame she had discust, / And meet respect of honour put to flight .
Pistol: Discuss unto me; art thou officer? Or art thou base, common and popular?.
... Now, freedom without certainty is a big deal in a world where the computers we're discussing ...
... We've released a video of them discussing a possible change ...