Tartışılan şey budur.
- That's what's being discussed.
Tom Mary ile sorunu görüşmek istiyor.
- Tom wants to discuss the problem with Mary.
Seninle bir şey görüşmek istiyorum.
- I'd like to discuss something with you.
Tom'un sorunlarını tartışmak için kimsesi yok.
- Tom doesn't have anyone to discuss his problems with.
Tom'un sorunlarını tartışmak istemiyorum.
- I don't want to discuss Tom's problems.
Patronumla kişisel konuları konuşmaktan imtina ederim.
- I avoid discussing personal subjects with my boss.
Dün bunu seninle konuşmak istedim ama sen dinlemek istiyor gibi görünmüyordun.
- I wanted to discuss this with you yesterday, but you didn't seem to want to listen.
Sorunlarımdan söz etmek istemiyorum.
- I don't want to discuss my problems.
Onun yerine az önce tanımladığım iki ekonomik değişkenin tartışmasına döneceğim.
- Instead, I will turn to a discussion of the two economic variables I defined a moment ago.
Bu sorun tartışılmaya değer.
- This problem is worth discussing.
For she was giuen all to fleshly lust, / And poured forth in sensuall delight, / That all regard of shame she had discust, / And meet respect of honour put to flight .
Pistol: Discuss unto me; art thou officer? Or art thou base, common and popular?.
... because this has obviously been an issue that has been discussed ...
... if you don't come up with the next payment. Before, I discussed how an owner override ...