dinletmek

listen to the pronunciation of dinletmek
Турецкий язык - Английский Язык
to have (someone) listen to or obey
dinle
listen to

No one wants to listen to my opinions. - Kimse benim fikirlerimi dinlemek istemiyor.

I like to listen to classical music. - Klasik müzik dinlemeyi severim.

dinle
hark
dinle
listen

Listen! They're playing my favorite music. - Dinle! Favori müziğimi çalıyorlar.

In Soviet Russia, radio listens to the listener! - Sovyet Rusya'sında, radyo dinleyiciyi dinler!

dinle
mind

Children should obey their elders, mind you. - Dinle bak, çocuklar büyüklerine itaat etmelidir.

If you don't mind, I'd like to rest here for a while. - Sakıncası yoksa bir süre burada dinlenmek istiyorum.

dinle
(Bilgisayar) listen on
dinle
{f} listening

I cheered myself up by listening to music. - Müzik dinleyerek kendime moral verdim.

I often study while listening to music. - Müzik dinlediğim zaman sık sık çalışırım.

dinle
wiretap

Sami's phones were wiretapped. - Sami'nin telefonları dinlendi.

dinle
hearken
Турецкий язык - Турецкий язык
Dinlemesini sağlamak, söz geçirmek: "Terli terli su içme diye o kadar söyledim, dinletemedim."- Ç. Altan
Dinlemesini sağlamak, söz geçirmek
dinletme
Dinletme işi
dinletmek
Избранное