dileyerek

listen to the pronunciation of dileyerek
Турецкий язык - Английский Язык
wishing

I named my daughter Nairu wishing her long life. - Ona uzun bir ömür dileyerek kızıma Nairu ismini verdim.

She sat next to him wishing she were somewhere else. - O, başka bir yerde olmayı dileyerek onun yanına oturdu

a specific feeling of desire; "he got his wish"; "he was above all wishing and desire"
from Wish, v
present participle of wish
{i} desire, ambition, yearning
dile
{f} wish

There were times when Tom wished he hadn't married Mary. - Tom'un Mary ile evlenmemiş olmayı dilediği zamanlar olmuştur.

She wished she had been born twenty years earlier. - O, yirmi yıl önce doğmuş olmayı diledi.

dile
{f} wished

I wish I were what I was when I wished I were what I am. - Keşke olduğum gibi olmayı dilediğim zaman olduğum gibi olsam.

Everybody wished he had been elected governor. - Herkes vali seçilmiş olmayı diledi.

dile
invoke
dile
{f} wishing

I named my daughter Nairu wishing her long life. - Ona uzun bir ömür dileyerek kızıma Nairu ismini verdim.

She sat next to him wishing she were somewhere else. - O, başka bir yerde olmayı dileyerek onun yanına oturdu

dile
verbalized
dile
beg

Tom was beginning to wish he had stayed in the navy. - Tom donanmada kalmış olmayı dilemeye başladı.

Beggars can't be choosers. - Dilenciler seçici olamaz.

dile
articulates
özür dileyerek
apologetically
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение dileyerek в Турецкий язык Турецкий язык словарь

DİLE
(Osmanlı Dönemi) Gönül sahibi
DİLE
(Osmanlı Dönemi) f. Dil, gönül, kalb yürek
dileyerek
Избранное