dikkatini

listen to the pronunciation of dikkatini
Турецкий язык - Английский Язык

Определение dikkatini в Турецкий язык Английский Язык словарь

dikkat
care

I'm the type who likes to think things over very carefully. - Şeylerin üzerinde çok dikkatlice düşünmeyi seven tipim.

If you're not careful, you might slip and fall on the icy steps. - Eğer dikkatli olmazsan ,kayabilir ve buzlu basamakların üstüne düşebilirsin.

dikkat
attention

I did not want to attract attention. - Ben dikkat çekmek istemiyordum.

By lack of attention, she hit the post with her car. - Dikkatsizlikten,arabasıyla direğe çarptı.

dikkat
caution

He cautioned me against being careless of my health. - O beni benim sağlığıma karşı dikkatsiz olmama karşı uyarıda bulundu.

Everything should be done with the greatest caution. - Her şey en büyük dikkatle yapılmalı.

dikkatini dağıtmak
distract
dikkatini dağıtma
diversion
dikkatini vermek
concentrate
dikkatini çekmek
point out

Before we begin, I'd just like to point out to everyone that we have to be very careful not to break anything. - Biz başlamadan önce, bir şey kırmamak için çok dikkatli olmamız gerektiği konusunda herkesin dikkatini çekmek istiyorum.

dikkatini vermek
attend
dikkatini çekmek
1. (Başkasının) Engage smb.'s attention, attract smb.'s attention2. (Birşey birinin) Come to smb.'s attention, be attracted
dikkatini dağıtmak
to divert, to distract
dikkatini toplamak
rivet one's attention on
dikkatini vermek
zero in on
dikkatini vermek
glue
dikkatini vermek
settle down to
dikkatini vermek
engross
dikkatini vermiş
absorbed
dikkatini çekmek
come to smb.'s attention
dikkatini çekmek
engage attention
dikkatini çekmek
interest
dikkatini çekmek
caution
dikkatini çekmek
attract attention
dikkatini çekmek
to call (someone's) attention to (something)
dikkatini çekmek
be attracted
dikkatini çekmek
a) to call sb's attention b) to point sth out (to sb)
dikkatini çevirmek
to focus one's attention on
dikkat
attention, caution; care, carefulness, heed, assiduity, regard; Look out!, Watch out!, Be careful!, Attention!
dikkat
discretion
dikkat
(Hukuk) consideration

You must take the fact into consideration. - Gerçeği dikkate almalısın.

Out of consideration to the pig farming industry the name 'pig influenza' has been changed into 'influenza A(H1N1)'. - Domuz yetiştiriciliği endüstrisini dikkate almazsak 'domuz gribi' adı 'A gribi (H1N1) olarak değişti.

dikkat
warning

He paid attention to my warning. - O, uyarıma dikkat etti.

He paid no attention to my warning. - Uyarımı dikkate almadı.

dikkat
regard

He was fighting regardless of his wound. - O, yarasını dikkate almadan dövüşüyordu.

Tom regarded the statue carefully. - Tom heykele dikkatlice baktı.

dikkat
circumspection
dikkat
be careful!

You'd better be careful about going to her house. - Onun evine gitme hakkında dikkatli olsan iyi olur.

I advise you to be careful in making notes for the lecture. - Dersi not alırken dikkatli olmanızı tavsiye ederim.

dikkat
mind

If he'd been there, he'd have told you to mind your manners. - Orada olsaydı, hareketlerine dikkat etmeni söylerdi.

I wasn't being mindful and got on a wrong bus by mistake. - Dikkatli değildim ve yanlışlıkla hatalı otobüse bindim.

dikkat
beware of

Beware of falling rocks! - Düşen kayalara dikkat edin!

Beware of pickpockets. - Yankesicilere dikkat edin.

dikkat
nota bene
dikkat
diligence
dikkat
(Bilgisayar) careful

If you're not careful, you might slip and fall on the icy steps. - Eğer dikkatli olmazsan ,kayabilir ve buzlu basamakların üstüne düşebilirsin.

He seldom gets sick because he is careful about his health. - Sağlığı hakkında dikkatli olduğundan dolayı o nadiren hastalanır.

dikkat
fetish
dikkat
cate
dikkat
(Bilgisayar) look out

Look out! There's a truck coming! - Dikkat edin! Gelen bir kamyon var!

Look out for the wild dog! - Vahşi köpeğe dikkat edin!

dikkatini toplamak
focus attention
dikkatini vermek
pay attention to
dikkatini vermek
pay attention
dikkatini vermek
turn to
dikkatini çekmek
arouse interest
dikkat
{i} notice

It's my fault that the cake was burned. I was talking on the phone and didn't notice the time. - Kekin yanması benim hatamdır. Telefonda konuşuyordum ve zamana dikkat etmedim.

He took no notice of my advice. - O, benim tavsiyemi dikkate almadı

dikkat
count

In recent years, some Muslim countries have prospered and attracted the attention of the world. - Son yıllarda, bazı Müslüman ülkeler zenginleşmiş ve dünyanın dikkatini çekmişlerdir.

At last, they began to count down cautiously. - Sonunda, dikkatlice geri saymaya başladılar.

dikkat
heed

Tom failed to heed warning signs. - Tom uyarı işaretlerine dikkat edemedi.

Take heed of her advice. - Onun tavsiyesine dikkat et.

dikkat
intentness
dikkat
carefulness
dikkat
{i} attentiveness

Do your work with more attentiveness. - Biraz daha dikkatli çalışır mısın?

dikkat
solicitude
dikkatini çekmek
draw attention
dikkatini çekmek
call one's attention
dikkatini çekmek
catch sb's eyes
dikkatini çekmek
arrest
Dikkatini çekmek
get someone's attention

How did the dog get her attention?.

dikkat
taking care of
dikkat
considerations
dikkat
in attention
dikkat
watchfulness
dikkat
remark

The recent advances in medicine are remarkable. - Tıptaki son gelişmeler dikkat çekicidir.

She achieved remarkable results. - O, dikkate değer sonuçlar elde etti.

dikkat
watch out

Do we need to watch out for tigers around here? - Buradaki kaplanlara dikkat etmeli miyiz?

Watch out for thieves around here. - Civardaki hırsızlara dikkat edin.

dikkat
note

I advise you to be careful in making notes for the lecture. - Dersi not alırken dikkatli olmanızı tavsiye ederim.

Please take note of that. - Lütfen ona dikkat et.

dikkat
fore

If you go into the forest, watch out for the ogres who eat children! - Eğer ormana giderseniz, çocukları yiyen canavarlara dikkat edin!

The forest fire occurred through carelessness. - Orman yangını dikkatsizlik yüzünden oldu.

dikkat
shun
dikkat
Notice!

It's my fault that the cake was burned. I was talking on the phone and didn't notice the time. - Kekin yanması benim hatamdır. Telefonda konuşuyordum ve zamana dikkat etmedim.

He took no notice of my advice. - O, benim tavsiyemi dikkate almadı

dikkat
Beware!

Beware of the cockerel. It bites. - Yavru horoza dikkat edin. O ısırır.

Beware! There's a car coming! - Çok dikkat et! Gelen bir araba var!

dikkat
careful attention
dikkat
ware
dikkat
application
dikkat
cave
dikkat
cautiousness
dikkat
Be careful!/ Look out!
dikkat
ear(1)
dikkat
beware

Beware of pickpockets. - Yankesicilere dikkat edin.

Let the buyer beware. - Alıcı dikkatli olsun.

dikkat
studious
dikkat
rigor
dikkat
cognizance
dikkatini toplamak
focus
dikkatini vermek
(Fiili Deyim ) concentrate on
nazarı dikkatini çekmek
to attract sb's attention into consideration
nazarı dikkatini çekmek
to attract (someone's) attention
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение dikkatini в Турецкий язык Турецкий язык словарь

Dikkat
(Osmanlı Dönemi) SAAL
Dikkat
(Osmanlı Dönemi) ÇÜ
DİKKAT
(Osmanlı Dönemi) İncelik, dakik oluş. Ehemmiyet ve kıymet verme
dikkat
Dikkat ediniz! anlamında bir uyarma sözü
dikkat
Dikkat ediniz!
dikkat
İlgi, özen
dikkat
Bilinç etkinliğinin belli bir nesne üzerinde yoğunlaşması
dikkat
Duygularla düşünceyi bir şey üzerinde toplama, uyanıklık: "Dikkatle bakınca güvertedeki insanların gidip gelişini kolaylıkla seçebiliyor."- Y. K. Karaosmanoğlu. İlgi, özen
dikkat
Duygularla düşünceyi bir şey üzerinde toplama, uyanıklık
dikkatini
Избранное