I'm allergic to spiny lobster.
- Benim dikenli ıstakoza alerjim var.
I'm allergic to Japanese spiny lobster.
- Japon dikenli ıstakoz'una alerjim var.
The building is surrounded by a barbed wire fence.
- Bina dikenli tel çitle çevrilmiş.
My coat got caught on a barb on the barbed wire.
- Benim ceket dikenli tel üzerinde bir diken üzerinde yakalandı.
There's no plant more prickly than a thistle.
- Devedikenden daha dikenli bir bitki yoktur.
The question of free will is a prickly conundrum to religion.
- Özgür irade sorunu din için bir dikenli bir bilmece.
There is no rose without a thorn.
- Dikensiz bir gül yoktur.
There is no rose without thorns.
- Dikenleri olmayan bir gül yoktur.
My coat got caught on a barb on the barbed wire.
- Benim ceket dikenli tel üzerinde bir diken üzerinde yakalandı.
Tom crawled under barbed wire.
- Tom dikenli tel altında süründü.
The terrible scene sent shivers down his spine.
- Korkunç sahne onun tüylerini diken diken etti.
Do you know why cacti have spines?
- Neden kaktüslerin dikenleri olduğunu biliyor musun?
My coat got caught on a barb on the barbed wire.
- Benim ceket dikenli tel üzerinde bir diken üzerinde yakalandı.
The building is surrounded by a barbed wire fence.
- Bina dikenli tel çitle çevrilmiş.
Emilien wants to eat fried prickly pears.
- Emilien kızarmış dikenli incir yemek istiyor.
There's no plant more prickly than a thistle.
- Devedikenden daha dikenli bir bitki yoktur.