İki şey arasında ince farklar var.
- There are subtle differences between the two things.
Bir İngiliz olarak, o, İngiliz ve Amerikan kullanımı arasındaki farklara özellikle duyarlı.
- As an Englishman, he is particularly sensitive to the differences between English and American usage.
İki oğlan arasında dikkat çekici farklılıklar vardı.
- Striking differences existed between the two boys.
Tom'un ve benim farklılıklarımız var.
- Tom and I have our differences.
Yazar Hollandalı ve Amerikalı öğrencilerle çalışırken hangi kültürel farklılıkları buldu?
- What cultural differences did the author find in working with Dutch and American students?
İnsanların farklılıklarının farkında olması gerekir, ama aynı zamanda onları yaygınlığını da kucaklamalılar.
- People need to be aware of their differences, but also embrace their commonness.
İngiliz İngilizcesi ve Amerikan İngilizcesi arasında bazı farklar vardır.
- There are some differences between British English and American English.
Facebook ve Twitter arasındaki fark, Twitter'ın bir mikroblog servisi olmasıdır.
- Difference between Facebook and Twitter is, Twitter is a microblogging service.
Geçmiş, şimdi ve gelecek arasındaki ayrım sadece çok yaygın yanılsamadan başka bir şey değildir.
- Difference between the past, present, and future is nothing but an extremely widespread illusion.
Tom farklı olmak istiyor.
- Tom wants to be different.
Farklı olmak istemiyorum.
- I don't want to be different.
Yasalar ABD'de eyaletten eyalete değişiklik göstermektedir.
- Laws differ from state to state in the United States.
Tom'un ve benim farklılıklarımız var.
- Tom and I have our differences.
Senin düşüncenle onunki arasında bir farklılık var mı?
- Is there any difference between your idea and hers?
Onun benimkinden farklı olan bir fikri var.
- She has a view that is different from mine.
Klas ve farklı olmak için Hawaii tişörtümü ve yeşil şortumu giymeyi tercih ettim, ama çabucak beyaz gömlek ve siyah pantolona alıştım.
- I preferred wearing my Hawaiian T-shirt and green shorts to be cool and different, but I quickly got used to the white shirt and black slacks.
Ace 2 is back on track after the original director resigned, citing creative differences with the star.
There are three differences between these two pictures.
The line of the horizon was clear and hard against the sky, and in one particular quarter it showed black against a silvery climbing phosphorescence that grew and grew. At last, over the rim of the waiting earth the moon lifted with slow majesty till it swung clear of the horizon and rode off, free of moorings; and once more they began to see surfaces--meadows wide-spread, and quiet gardens, and the river itself from bank to bank, all softly disclosed, all washed clean of mystery and terror, all radiant again as by day, but with a difference that was tremendous.
... as a model and take deduction by deduction and make differences that way. ...
... PRESIDENT OBAMA: Well, I definitely think there are differences. ...