Ben bunu hep yaparım.
- I do it all the time.
Anlamıyorum. Niye hep onunla takılıyorsun?
- I don't understand. Why do you hang out with her all the time?
Biz onu başından beri biliyorduk.
- We knew it all along.
Başından beri onun yalan söylediğini biliyordum.
- I knew all along that he was telling a lie.
O, her zaman sessizdi.
- He was silent all the time.
The New York Times onun galerisini her zaman eleştirir.
- The New York Times reviews her gallery all the time.
O her zaman sendin, değil mi?
- It was you all along, wasn't it?
Bu ta başından benim planımdı.
- This was my plan all along.
Ta başından beri bu Tom'un planı değil miydi?
- Was this Tom's plan all along?
Tüm Seine nehri boyunca lambalar vardır.
- All along the Seine, there are lamps.
Bütün demiryolu boyunca kasabalar türedi.
- Towns sprang up all along the railroad.
Sami baştan beri katildi.
- Sami was the killer all along.
Sana bunu en başından beri söylüyorum.
- I've been telling you that all along.
En başından beri planın buydu, değil mi?
- That was your plan all along, wasn't it?
They must have known it all along.
- Sie müssen es die ganze Zeit über gewusst haben.
I knew that all along.
- Ich habe das die ganze Zeit über gewusst.