He collapsed to his knees.
- O, dizlerinin üzerine çöktü.
Her dress is above the knee.
- Elbisesi dizinin üstündeydi.
I like to wear my skirts knee length.
- Eteklerimi diz boyu giymeyi severim.
The marsh is knee-deep.
- Bataklık diz boyudur.
His car was stuck in knee-deep snow.
- Arabası diz boyu kara gömüldü.