In this world, it's difficult to go on behaving like a human being.
- Bu dünyada insan gibi davranmaya devam etmek zordur.
You have to go on without me.
- Bensiz devam etmelisin.
You should go ahead and do it, just like you said you would.
- Devam etmelisin ve onu yapmalısın, tam yapacağını söylediğin gibi.
If you've got something to say, go ahead and say it.
- Söyleyecek bir şeyin varsa devam et ve söyle.
You are doing very well. Keep it up.
- Çok iyi yapıyorsun. Devam et.
If you have something to say, go ahead and say it.
- Söyleyecek bir şeyin varsa devam et ve söyle.
If you've got something to say, go ahead and say it.
- Söyleyecek bir şeyin varsa devam et ve söyle.
Tom continued to study French for another three years.
- Tom üç yıl daha Fransızca çalışmaya devam etti.
I've decided to continue studying.
- Ben eğitime devam etmek için karar verdim.
Tom just kept right on talking.
- Tom hemen konuşmaya devam etti.
When the excitement died down, the discussion resumed.
- Heyecan azalınca,tartışma devam etti.
They resumed walking.
- Onlar yürümeye devam ettiler.
Poverty prevented him from continuing his studies.
- Fakirlik onun çalışmalarına devam etmesini engelledi.
Tom paused for a moment before continuing with the story.
- Hikayeye devam etmeden önce Tom bir an durdu.
Stay cool and keep going.
- Sakin ol ve gitmeye devam et.
We've just got to keep going.
- Biz sadece gitmeye devam etmek zorundayız.
Corporate bankruptcies continued at a high level last month.
- Şirket iflasları geçen ay yüksek bir düzeyde devam etti.
Tom continued to study French for another three years.
- Tom üç yıl daha Fransızca çalışmaya devam etti.
He deliberately kept on provoking a confrontation.
- O, kasıtlı olarak bir çatışmayı provoke etmeye devam etti.
Ken kept on singing that song.
- Ken o şarkıyı söylemeye devam etti.
It's useless to keep on thinking any more.
- Artık düşünmeye devam etmek işe yaramaz.
I want to keep on living with him.
- Onunla yaşamaya devam etmek istiyorum.
Saturday is the pottery class I've been attending since last year.
- Cumartesi geçen yıldan beri devam ettiğim çömlekçilik dersidir.
Poverty prevented him from attending school.
- Yoksulluk onun okula devam etmesini engelledi.