İki tarafın da iyi niyetiyle, sorunumuzun üstesinden gelinebilir.
- With a bit of good will on both sides, our problems should be able to be resolved.
Yakında durumu çözebileceğini umuyorum.
- I hope that you are able to resolve the situation soon.
Bu sorunu kesin olarak çözme zamanı.
- It's time to resolve this question once and for all.
O, gönüllü olarak çalışmaya karar verdi.
- She resolved to work as a volunteer.
O, üniversiteye gitmeye karar verdi.
- She resolved on going to college.