Ben de bu yüzden buradayım.
- Ich bin ebenfalls deswegen hier.
Ben de bu yüzden arıyorum.
- Ich rufe auch deswegen an.
Bazen Paris beni tüketir fakat sık sık Brüksel beni sıkıyor. Bu nedenle, ben ikisi arasında yaşıyorum.
- Sometimes Paris exhausts me, but often Brussels bores me. Therefore, I live between the two.
Tom, Tatoeba'nın en kutsal simgelerinden biridir. Bu nedenle, o dokunulmazdır.
- Tom is one of Tatoeba's sacred icons. Therefore, he is untouchable.
Onlar artan bir nüfusa sahip, bu yüzden çok daha fazla yiyeceğe ihtiyaçları var.
- They have a growing population; therefore they need more and more food.
Sakalı var ve bu yüzden traş olmaya ihtiyaç duymaz.
- He has a beard, and therefore he doesn't need to shave.
İşte bu yüzden anlamıyorum.
- That's why I don't understand.
Başım çok kötü ağrıyordu. Bu yüzden erken yattım.
- I had a bad headache. That's why I went to bed early.
Bu nedenle bu haberi paylaşıyorum.
- That's why I share this news.
Bence bu nedenle Tom'un hiç arkadaşı yok.
- I think that's why Tom doesn't have any friends.
He came first. Therefore he got a good seat.
- Er war zuerst da. Deswegen hat er einen guten Sitzplatz ergattert.
Therefore it will be closed for the rest of the year.
- Deswegen wird es für den Rest des Jahres geschlossen werden.