He supports the Democratic Party.
- Demokrat Partiyi destekler.
She supports her family.
- O, ailesini destekler.
I made believe that I supported him.
- Onu desteklediğime inandırdım.
He supported himself with a stick.
- O, kendisini bir baston ile destekledi.
You're backing the wrong horse.
- Sen yanlış atı destekliyorsun.
I'm fed up with always backing you up.
- Sürekli seni desteklemekten bıktım.
Tom stayed to back me up.
- Tom beni desteklemek için kaldı.
Tom seconded the motion.
- Tom hareketi destekledi.
I was aided by a dear friend.
- Sevgili bir arkadaşım tarafından desteklendim.
We aided him in his business.
- Onu kendi işinde destekledik.
I am in favour of your proposal.
- Ben önerini destekliyorum.
Dan needed money and sought financial relief from his father.
- Dan'ın paraya ihtiyacı vardı ve babasından ekonomik destek istedi.
I am in favor of the proposition.
- Teklifi destekliyorum.
In 1920, British astronomer Arthur Eddington proposed that the Sun and other stars are powered by nuclear reactions.
- 1920'de İngiliz astronom Arthur Eddington güneş ve diğer yıldızların nükleer reaksiyonlar tarafından desteklendiğini ileri sürdü.
Millions of dollars have been spent trying to shore up the company.
- Şirketi desteklemeye çalışırken milyonlarca dolar harcandı.
I stand for freedom of speech for everyone.
- Herkes için konuşma özgürlüğünü destekliyorum.
Ken always stands up for his mom when his parents quarrel.
- Ken ebeveynleri tartıştığında her zaman annesini destekler.
I took it for granted that he would stand by me.
- Bana destek olacağına garanti gözüyle bakıyordum.
I'll stand by you no matter what happens.
- Ne olursa olsun sana destek olacağım.
Thank you for supporting me.
- Beni desteklediğin için teşekkür ederim.
When we think of the traditional roles of men and women in society, we think of husbands supporting the family, and wives taking care of the house and children.
- Ne zaman kadın ve erkeklerin geleneksel rollerini düşünsek, ailesine destek olan kocalar ve de aile ve çocuklarına bakan karılar aklımıza gelir.
You're using that dictionary as a crutch. You don't really need it.
- O sözlüğü bir destek olarak kullanıyorsun. Gerçekten ona ihtiyacın yok.
He has a wealthy supporter behind him.
- Arkasında zengin bir destekleyicisi var.
Rev. King and his supporters were threatened.
- Martin Luther King, Jr ve onun destekçileri tehdit edildi.
The lone police officer called for backup.
- Yalnız polis memuru destek istedi.
All his friends backed his plan.
- Bütün arkadaşları onun planını destekledi.
Your father's friends aren't his only supporters.
- Senin babanın arkadaşları onun tek destekçileri değil.
Sami is a pillar of his church in Toronto.
- Sami, Toronto'daki kilisesinin önemli bir destekçisidir.