Ben onun hatalarına rağmen onu seviyorum.
- I love him despite his faults.
Uykunun önemine rağmen, onun amacı bir sırdır.
- Despite the importance of sleep, its purpose is a mystery.
Tıbbi gelişmelere karşın dış gebelik, dünya çapındaki anne ölümlerinin önemli bir nedeni olmaya devam etmektedir.
- Despite medical advances, ectopic pregnancy remains a significant cause of maternal mortality worldwide.
Ününe karşın mutlu değil.
- Despite his fame, he is not happy.
Joan zor bir çocukluk geçirmesine rağmen büyük bir aktrist oldu.
- Joan became a great actress in spite of having had a difficult childhood.
Dört yaşındaki Amerikalı turist, aslında, Sichuan eyaletinin ünlü mayhoş mutfağına rağmen tamamen baharatlı sığır etinden yapılmamış olduğunu farkettiği için hayal kırıklığına uğradı.
- A four-year-old American tourist was disappointed to realize that, in fact, the Sichuan province is not entirely made of spicy beef, in spite of its famously piquant cuisine.
I am right wroth with Balen, I wold he were quyte of the despyte that he hath done to me and to my Courte.
My love shall in my verse ever live young.
... despite wearing a tie. ...
... And despite that, what we've said is, yes, we had to take some initial emergency measures ...