I'm using this room as a storeroom.
- Ben bu odayı bir depo olarak kullanıyorum.
I forgot to lock the storeroom.
- Depoyu kilitlemeyi unuttum.
The shell fell into the ammunition depot, which provoked a series of explosions.
- Kovan mühimmat deposuna düştü ve bir dizi patlama yarattı.
The shell fell into the ammunition depot, which provoked a series of explosions.
- Kabuk mühimmat depolarına düştü ve bir dizi patlamalar yarattı.
He has a great storehouse of knowledge about historical details but I seriously doubt that's of any use in life.
- Onun tarihsel ayrıntılar hakkında büyük bir bilgi deposu var fakat hayatta onun bir işe yaradığından cidden süphe duyuyorum.
We are the first nation to starve to death in a storehouse that's overfilled with everything we want.
- İstediğimiz her şey ile tıka basa dolu olan bir depoda açlıktan ölen ilk milletiz.
He has a great storehouse of knowledge about historical details but I seriously doubt that's of any use in life.
- Onun tarihsel ayrıntılar hakkında büyük bir bilgi deposu var fakat hayatta onun bir işe yaradığından cidden süphe duyuyorum.
We are the first nation to starve to death in a storehouse that's overfilled with everything we want.
- İstediğimiz her şey ile tıka basa dolu olan bir depoda açlıktan ölen ilk milletiz.
We only use our basement for storage.
- Biz bodrumumuzu sadece depolama için kullanırız.
Don't forget to take my things out of storage!
- Eşyalarımı depodan çıkarmayı unutma.
Who was it that forgot to lock the door of the warehouse?
- Deponun kapısını kilitlemeyi unutan kimdi?
There's a lot of dangerous stuff in this warehouse.
- Bu depoda bir sürü tehlikeli şey var.
An Encyclopedia is a repository of knowledge and wisdom.
- Bir Ansiklopedi, bilgi ve bilgeliğin bir deposudur.
The town is supplied with water from a reservoir in the hills.
- Kasaba tepedeki bir depodaki su ile beslenir.
She paid a €900 deposit for the appartment.
- Daire için 900 euro depozito ödedi.
We'd like a deposit of $50.
- Biz 50 dolar depozito istiyoruz.
Please ask the secretary to stock the office supplies in the storage room.
- Lütfen sekreterden ofis malzemelerini, depo odasına stok etmesini isteyin.
I'd like a full tank of regular unleaded.
- Bir depo kurşunsuz normal istiyorum.
I can drive to Boston and back on one tank of gas.
- Bir depo benzinle Boston'a gidip gelebilirim.