I don't believe that you're mentally unbalanced.
- Senin ruhsal açıdan bir dengesiz olduğuna inanmıyorum.
John has been moody since this morning.
- John bu sabahtan beri dengesiz.
Payment systems are delicate and unstable - Cash is safer.
- Ödeme sistemleri narin ve dengesizdir - Nakit daha güvenlidir.
The weather in April is unstable.
- Nisan ayında hava dengesiz.
Fadil's behavior was becoming more controlling and erratic.
- Fadıl'ın davranışı daha kontrollü ve dengesiz hale geliyordu.
Fadil became so erratic that his wife decided to leave him.
- Fadıl o kadar dengesiz hale geldi ki karısı onu terk etmeye karar verdi.
Tom said that Mary was deranged.
- Tom Mary'nin dengesiz olduğunu söyledi.
Tom seems temperamental.
- Tom dengesiz görünüyor.
Do people ever accuse you of being temperamental?
- İnsanlar seni hiç dengesiz olmakla suçlar mı?
The French government has launched an online game that challenges taxpayers to balance the national budget.
- Fransız hükümeti, ulusal bütçeyi vergi mükelleflerinin dengelemesi için meydan okuyan online bir oyunu piyasaya sürdü.
Tom regained his balance.
- Tom dengesini yeniden kazandı.
The tail at the rear of the plane provides stability.
- Uçağın arkasındaki kuyruk denge sağlar.
Tom is good at balancing things on his head.
- Tom şeyleri kafasında dengelemekle iyi.
Tom is balancing on a tightrope.
- Tom gergin bir ip üzerinde dengesini sağlamaktadır.
Hey, what are you doing? Don't touch it, or you'll break the balance!
- Hey, ne yapıyorsun? Ona dokunma, yoksa dengeyi bozarsın!
The balance of public opinion remains in his favor.
- Kamu oyu dengesi kendi lehine kalır.