denemek

listen to the pronunciation of denemek
Турецкий язык - Английский Язык
try

Older people are often afraid of trying new things. - Yaşlı insanlar sık sık yeni şeyleri denemekten korkarlar.

Come on over to have a try. - Denemek için bana uğra.

prove
put

He has given up trying to put the papers in order. - Kağıtları sıraya koymayı denemekten vazgeçti.

experience
chance

Tom doesn't want to take a chance. - Tom şansını denemek istemiyor.

I'll have to take my chances. - Şansımı denemek zorunda olacağım.

take a chance

Tom doesn't want to take a chance. - Tom şansını denemek istemiyor.

to try, to attempt, to essay, to have a stab at; to test; to try sb/sth out; (giysi) to try sth on
to test, try; to experiment (with)
test

You can use Tatoeba to test yourself. - Kendinizi denemek için Tatoeba'yı kullanabilirsiniz.

He wanted to test his limits. - O, sınırlarını denemek istedi.

essay
condition
stab
try on

I'd like to try on this dress. - Bu elbiseyi denemek istiyorum.

He was eager to try on the blue shirt. - Mavi gömleği denemek için hevesliydi.

endeavor
sample
try on, trying on. trying a dress on - elbise denemek. trying a pair of shoes on - ayakkabı denemek
give it a shot

I had to give it a shot. - Denemek zorunda kaldım.

have a go at
(elbise) try on
have a stab at
give it a try

I had to give it a try. - Denemek zorunda kaldım.

Would you like to give it a try? - Onu denemek ister misin?

have a try

Come on over to have a try. - Denemek için bana uğra.

I'd also like to have a try. - Ben de denemek istiyorum.

assay
attempt
have a go
have a shy at
try out

I'd like to try out this new model before I buy it. - Bu yeni modeli satın almadan önce denemek istiyorum.

He couldn't wait to try out his new surfboard. - Yeni sörf tahtasını denemek için sabırsızlanıyordu.

put to the touch
experiment

Tom isn't afraid of experimenting. - Tom denemekten korkmuyor.

Don't be afraid to experiment. - Denemekten korkmayın.

try one's hand
endeavour
practise
try of
take a whack at
approve
deneme
{i} try

Older people are often afraid of trying new things. - Yaşlı insanlar sık sık yeni şeyleri denemekten korkarlar.

Tom always wants to try something new. - Tom her zaman yeni bir şey denemek ister.

deneme
test

Neil Armstrong was a test pilot when he was chosen to be an astronaut. - Neil Armstrong astronot olmak için seçildiğinde deneme pilotuydu.

You can use Tatoeba to test yourself. - Kendinizi denemek için Tatoeba'yı kullanabilirsiniz.

deneme
{i} trial

The trial lasted five days. - Deneme beş gün sürdü.

Trial and error is essential to progress. - Deneme yanılma, ilerleme adına çok ehemmiyetlidir.

denemek için
tentative
denemek ister misiniz
Would you like to try it on
deneme
try out
deneme
essay

I had to work on an essay. - Ben bir deneme üzerinde çalışmak zorunda kaldım.

His essay gave only a superficial analysis of the problem, so it was a real surprise to him when he got the highest grade in the class. - Onun denemesi, sorunun sadece yüzeysel bir analizini yaptı, bu yüzden sınıfta en yüksek notu aldığında ona gerçekten büyük bir sürpriz olmuştu.

deneme
{i} touch
deneme
experiment

This experiment is worth trying. - Bu deney denemeye değer.

I've been experimenting with that. - Bunun üzerinde denemeler yapıyorum.

deneme
{i} go
dene
{f} experienced

He was experienced in business. - O, işte deneyimliydi.

He is young, but experienced. - O genç ama deneyimli.

deneme
{i} fling
dene
(Bilgisayar) try it
deneme
try-out
deneme
taste
deneme
dissertation
deneme
probing
deneme
testing
deneme
experience
deneme
(Bilgisayar) retries
deneme
attempt

The man's third attempt to stop smoking ended in failure. - Adamın sigarayı bırakmak için yaptığı üçüncü deneme başarısızlıkla son buldu.

Masterpieces are only successful attempts. - Başyapıtlar yalnızca başarılı denemelerdir.

deneme
(Tıp) run
deneme
essaying
deneme
(Bilgisayar) attempted
deneme
on trial
deneme
shakedown
deneme
{i} practice
elbise denemek
try on
tekrar denemek
retry
çalışmak (denemek)
attempt
dene
{f} tried

Quickly Sadako tried to fold the paper before she fell asleep. - Sadako uykuya dalmadan önce hızlı bir şekilde kağıdı katlamayı denedi.

I tried many things but failed after all. - Ben çok şey denedim fakat yine de başarısız oldum.

dene
try out

He couldn't wait to try out his new surfboard. - Yeni sörf tahtasını denemek için sabırsızlanıyordu.

I'd like to try out this new model before I buy it. - Bu yeni modeli satın almadan önce denemek istiyorum.

dene
{f} experiencing
dene
{f} trying

It is no use trying again. - Tekrar denemenin faydası yok.

Older people are often afraid of trying new things. - Yaşlı insanlar sık sık yeni şeyleri denemekten korkarlar.

dene
assay
dene
{f} try

Please try me for the job. - İş için beni deneyin, lütfen.

Linux is a free operating system; you should try it. - Linux ücretsiz bir işletim sistemidir, denemelisiniz.

dene
{f} experience

Because we love you, we are updating Tatoeba to bring you a better user experience. See? We love you huh? - Çünkü biz sizi seviyoruz, daha iyi bir kullanıcı deneyimi getirmek için Tatoeba'yı güncelleştiriyoruz. Gördünüz mü? Biz sizi seviyoruz ha?

He is young, but experienced. - O genç ama deneyimli.

deneme
stab
deneme
competition
deneme
probation

The end of my probation period is nearing. - Benim deneme süremin sonu yaklaşıyor.

You're still in your probation period. - Sen hâlâ deneme sürendesin.

deneme
shy
deneme
pilot

Neil Armstrong was a test pilot when he was chosen to be an astronaut. - Neil Armstrong astronot olmak için seçildiğinde deneme pilotuydu.

ayakkabı denemek
trying a pair of shoes on
deneme
crack
deneme
{i} proof

The proof is in the pudding. - Bir şeyi denemeden bilemezsin.

Tom asked me to proofread his essay. - Tom benden denemesini tashih etmemi istedi.

elbise denemek
trying a dress on (for ladies), trying a suit on (for men)
arabayı denemek
test drive
başka bir çift denemek ister misiniz
Do you want to try on another pair
bir denemek
have a shot
bir denemek
to have a bash (at sth)
bir kere denemek
have a try
bir kere denemek
take a chance
bu arabayı denemek istiyorum
I would like to try out the car
bunu denemek istiyorum
I'd like to try it on
daha güçlü bir gözlük denemek istiyorum
I would like to try some stronger glasses
dene
{f} sample

Sami tried a few samples, but he didn't buy. - Sami birkaç örnek denedi ama satın almadı.

deneme
effort
deneme
bash
deneme
shot

Tom decided to give it a shot. - Tom denemeye karar verdi.

If you haven't driven a bike yet, you should give it a shot. - Henüz bir bisiklet sürmediysen bir denemelisin.

deneme
workout
deneme
study

You might want to try studying in the library. - Kütüphanede çalışmayı denemek isteyebilirsin.

I recommend you try studying a bit harder. - Biraz daha çok çalışmayı denemeni tavsiye ediyorum.

deneme
experimentation
deneme
assay
deneme
whack
deneme
proving
deneme
tentative

Tom and Mary's little girl is starting to take her first tentative steps. - Tom ve Mary'nin küçük kızı ilk deneme adımlarını atmaya başlıyor.

deneme
lit. essay
deneme
experiment, test
deneme
test; shakedown; attempt, try; essay
deneme
(araç) shakedown
deneme
boss
deneme
dissertation#
her ikisini de denemek istiyorum
I would like to try both of them on
her yolu denemek
jockey for
her yolu denemek
to leave no stone unturned
her şeyi denemek
go to all lengths
her şeyi denemek
go all lengths
her şeyi denemek
go any lengths
kendini denemek
prove oneself
örnek olarak denemek
sample
şansını denemek
try one's luck
şansını denemek
give it a shot
şansını denemek
have a shot
şansını denemek
take one's chance
şansını denemek
to take one's chance, to try one's luck
Английский Язык - Английский Язык

Определение denemek в Английский Язык Английский Язык словарь

dene
a sand dune by the seashore
dene
a valley, especially the deep valley of a stream or rivulet
dene
A sandy tract or dune by the seashore
dene
{i} narrow wooded valley; dune by the seashore
Турецкий язык - Турецкий язык
Değerini anlamak, gerekli niteliği taşıyıp taşımadığını bulmak için bir insanı, bir nesneyi veya bir düşünceyi sınamak, tecrübe etmek: "Öne yatıp hayvanın boynuna sarılmayı deniyor."- H. Taner
Bir işe, başarmak amacıyla başlamak, girişimde bulunmak, teşebbüs etmek
Değerini anlamak, gerekli niteliği taşıyıp taşımadığını bulmak için bir insanı, bir nesneyi veya bir düşünceyi sınamak, tecrübe etmek
Başarmak amacıyla bir işe başlamak, girişimde bulunmak, teşebbüs etmek: "Ayağa kalkarak üç adım ötedeki musluğa kadar gitmeyi denedi."- P. Safa
(Osmanlı Dönemi) DERB
Deneme
prova
Deneme
ese
Deneme
azmun
Deneme
(Hukuk) TECRİB
dene
Buğday
deneme
Denemek işi, sınama, deneyim: "Bunun deneme olduğunu müdürden başka kimseye söylemediği için, ilk deneme fabrikayı biribirine kattı."- H. Taner
deneme
Herhangi bir konuda yeni ve kişisel görüşlerle bezenmiş bir anlatım içinde sunulan düz yazı türü
deneme
Son biçimini bulmamış, taslak durumunda olan eser: "İlk yazı denemelerim için gazete bulmaya çalışıyorum."- F. R. Atay
deneme
En büyük ustası Montaigne olan yazı türü
deneme
Son biçimi bulmamış, taslak durumunda olan eser
deneme
Denemek işi, sınama, tecrübe
deneme
Herhangi bir konuda yeni ve kişisel görüşlerle bezenmiş bir anlatım içinde sunulan düz yazı türü: "Öykülerimde, denemelerimde beni yazmaya iten yüreğimin taşmasıdır."- N. Cumalı
Английский Язык - Турецкий язык

Определение denemek в Английский Язык Турецкий язык словарь

dene
deniz kıyısındaki kumlu yol
dene
{i} korulu derin vadi
dene
{i} kum tepeciği
dene
{i} kumlu sahil yolu
dene
deniz kenarında bulunan kumlu yol veya tepe
denemek
Избранное