Ben randevumu ertelemek zorunda kaldım.
- I had to postpone my appointment.
Oyunu ertelemek zorunda kalacağız.
- We will have to postpone the game.
Biz muhtemelen yarışmayı ertelemeliyiz.
- We should probably postpone the competition.
Gidişini ertelemeye karar verdi.
- He decided to postpone his departure.