Davalı, milletvekilinin silahını kaptığında ve yargıcı vurduğunda yargılanmak üzereydi.
- The defendant was about to stand trial when he grabbed the deputy's gun and shot the judge.
Davalının uyuşturucu bağımlılığı öyküsü yoktur.
- The defendant has no history of drug abuse.
Sanık suçu kabul etti.
- The defendant pleaded guilty.
Hiçbir sanık suçlu bulunmadı.
- Neither defendant was found guilty.
Kendini savunmak zorundasın.
- You have to defend yourself.
Tom kendini savunmak için hiçbir girişimde bulunmadı.
- Tom made no attempt to defend himself.
Bütün polis memurları kendilerini ayaklanmacılara karşı korumak için kalkanlarla donatıldı.
- All the police officers were equipped with shields to defend themselves against the rioters.
Kendini bu suçlamalara karşı korumak için buraya gelmedi.
- She didn't come here to defend herself against these accusations.
Ben söylediğini doğru bulmuyorum fakat onu söyleme hakkını ölünceye kadar savunacağım.
- I disapprove of what you say, but I will defend to the death your right to say it.
Onlar istilacılara karşı ülkelerini savundular.
- They defended their country against the invaders.
Brother, seyde Sir Launcelot, wyte you well I am full loth to departe oute of thys reallme, but the quene hath defended me so hyghly that mesemyth she woll never be my good lady as she hath bene..
The vertue is, that neither steele, nor stone / The stroke thereof from entrance may defend .
Defendant will be in prison for the next twenty years, if the jury finds the person on trial guilty.