She is a confirmed gossip.
- O bir müzmin dedikoducu.
You're such a gossip.
- Sen böyle bir dedikoducusun.
She tried to spice up the conversation with gossip about the neighbors.
- O, konuşmayı komşular hakkındaki dedikodu ile tatlandırmaya çalıştı.
I have no time to engage in gossip.
- Dedikoduyla meşgul olacak zamanım yok.
Who did you hear that rumor from?
- O dedikoduyu kimden duydun?
These rumors are probably true.
- Bu dedikodular muhtemelen doğru.
Tom and Mary were whispering to each other.
- Tom ve Mary birbirleriyle dedikodu yapıyorlardı.
Hey Tom, I heard through the grapevine that you and Susie are going out. Way to go!
- Hey Tom, dedikodu vasıtasıyla senin Susie ile çıktığını duydum. Tebrikler.
Tom was the talk of the town.
- Tom şehrin dedikodusuydu.
He was the talk of the town.
- O, şehrin dedikodusuydu.