Because I didn't take the bus, I'm not home yet.
- Otobüse binmediğimden dolayı,henüz evde değilim.
I'm not satisfied with the restaurant's service.
- Ben restoranın servisinden memnun değilim.
Hope is not a strategy.
- Ummak bir strateji değildir.
John is not as old as Bill; he is much younger.
- John Bill kadar yaşlı değil; çok daha genç.
I ain't worried about what he might say.
- Onun söyleyebileceği şey hakkında endişeli değilim.
It ain't like before, you know.
- O eskisi gibi değil, biliyorsun.
To tell the truth, I am not your father.
- Doğruyu söylemek gerekirse, ben senin baban değilim.
I am not tired. Neither am I.
- Yorgun değilim. Ben de.
John is not as old as Bill; he is much younger.
- John Bill kadar yaşlı değil; çok daha genç.
Life is not an exact science, it is an art.
- Hayat kesin bir bilim değildir, bir sanattır.
I know you think you understood what you thought I said, but I'm not sure you realized that what you heard is not what I meant.
- Ne söylediğimi sandığını anladığını düşündüğünü biliyorum fakat duyduğunun benim demek istediğimin olmadığını anladığından emin değilim.
I'm not sure right now.
- Şu anda emin değilim.