I know one of them but not the other.
- Birini tanıyorum da ötekini değil.
John is not as old as Bill; he is much younger.
- John Bill kadar yaşlı değil; çok daha genç.
The trouble with the world isn't that people know too little, but they know so many things that ain't so.
- Dünya ile ilgili sorun insanların çok az bilmesi değil fakat öyle olmayan çok şey bilmeleridir.
Two out of three ain't bad.
- Üçünde ikisi kötü değil.
I am not tired. Neither am I.
- Yorgun değilim. Ben de.
I am nothing but a poor peasant.
- Fakir bir köylüden başka bir şey değilim.
Life is not an exact science, it is an art.
- Hayat kesin bir bilim değildir, bir sanattır.
YouTube is not a good website.
- YouTube iyi bir web sitesi değildir.