değiştir

listen to the pronunciation of değiştir
Турецкий язык - Английский Язык
{f} varied
(Bilgisayar) toggle
(Bilgisayar) replace with
(Bilgisayar) change to
(Bilgisayar) exchange

I exchanged yen for dollars. - Yen'i dolarla değiştirdim.

I exchanged seats with her. - Onunla koltukları değiştirdim.

(Bilgisayar) replace

You can also replace the mascarpone with cream. - Ayrıca krem peyniri krema ile değiştirebilirsiniz.

Please replace the empty ink cartridge in the printer. - Yazıcının boş mürekkep kartuşunu lütfen değiştir.

(Bilgisayar) alternate
alter

She had to alter her dress by herself. - Elbisesini tek başına değiştirmek zorunda kaldı.

She altered her plans. - O, planlarını değiştirdi.

transform into
{f} modified

I'm a genetically modified organism. - Ben genetiği değiştirilmiş bir organizmayım.

GloFish are genetically modified aquarium fish. - GloFish genetik olarak değiştirilmiş akvaryum balığıdır.

modify

You'll have to modify the height of the table to make it fit. - Onu uygun hale getirmek için tablonun yüksekliğini değiştirmek zorunda kalacaksın.

permute
amend

The constitution was amended so that women could vote. - Kadınların oy verebilmesi için anayasa değiştirildi.

The Bill of Rights amended the U.S. Constitution. - İnsan hakları beyannamesi ABD Anayasasını değiştirdi.

{f} commuting
{f} changed

Afghanistan and Iran both changed their national anthems several times in the course of the 20th century. - Afganistan ve İran her ikisi de milli marşlarını 20.yüzyıl boyunca birkaç kez değiştirmişti.

Long time, no see. I hear that you've changed your job again. - Uzun süre görüşmedik. Ben, işini tekrar değiştirmiş olduğunu duydum.

transmogrify
transform

This book will transform your life. - Bu kitap yaşamınızı değiştirecek.

{f} altered

She altered her old clothes to make them look more fashionable. - Eski kıyafetlerini daha modaya uygun hale getirmek için değiştirdi.

Tom got his suit altered. - Tom takım elbisesini değiştirdi.

{f} interchange

Women are interchangeable instruments for a constantly identical pleasure. - Kadınlar sürekli aynı zevk için değiştirilebilir enstrümanlardır.

These two parts are interchangeable. - Bu iki parça değiştirilebilir.

commute
{f} exchanging

Mary and I, who are twins, used to amuse ourselves by exchanging identities and fooling everyone. - İkiz olan Mary ve ben kimliklerimizi değiştirerek ve herkesi kandırarak kendimizi eğlendirirdik.

Mary and I, who are twins, would amuse ourselves by exchanging identities and fooling everyone. - İkiz olan Mary ve ben kimlikleri değiştirerek ve herkesi kandırarak kendimizi eğlendirirdik.

supersede
switch

Tom and Mary switched places. - Tom ve Mary yer değiştirdiler.

Would you like to switch seats? - Koltukları değiştirmek ister misin?

transforminto
{f} change

That will change nothing. - O hiçbir şeyi değiştirmeyecek.

That'll change nothing. - O hiçbir şeyi değiştirmeyecek.

değiş
barter

He was bartering information. - Bilgi değiş tokuş ediyordu.

değiş
swap

Would you like to swap jobs? - İşleri değiştirmek ister misin?

Do you want to swap jobs? - İşleri değiştirmek ister misiniz?

düzen değiştir
(Bilgisayar) change scheme
etiket değiştir
(Bilgisayar) change label
oran değiştir
(Bilgisayar) change ratio
simge değiştir
(Bilgisayar) change icon
stil değiştir
(Bilgisayar) change style
tema değiştir
(Bilgisayar) change theme
değiş
{f} varying

There are varying explanations. - Değişik açıklamalar var.

değiş
vary

The prices of certain foods vary from week to week. - Bazı gıdaların fiyatları haftadan haftaya değişmektedir.

Tastes in music vary from person to person. - Müzikte zevkler kişiden kişiye değişir.

değiş
{f} ranging

In Colombia, the population is classified into social strata ranging from one to six, one being the poorest and six being the richest. - Kolombiya'da nüfus birden altıya kadar değişen sosyal katmanlara göre sınıflandırılır. Bir en fakir olma ve altı en zengin olma.

Many boys and girls ranging from 12 to 18 entered the contest. - 12 ila 18 arasında değişiklik gösteren birçok erkek ve kız yarışmaya katıldı.

değiş
{f} range

Prices range from one to five dollars. - Fiyatlar bir dolarla beş dolar arasında değişir.

In the summer, the temperature ranges from thirty to forty degrees Celsius. - Yazın, sıcaklık otuzla kırk santigrat arasında değişkenlik gösterir.

değiş
{f} change

That will change nothing. - O hiçbir şeyi değiştirmeyecek.

That won't change anything. - O hiçbir şeyi değiştirmeyecek.

değiş
{f} changing

Tom is in the garage changing his oil. - Tom garajda yağını değiştiriyor.

He's always changing his mind. - O her zaman fikrini değiştiriyor.

değiş
{f} alternating
değiş
{f} altering

He's proposing a suggestion for altering the research method. - O araştırma yöntemini değiştirmek için bir öneri teklif ediyor.

I'm tired of altering my plans every time you change your mind. - Senin her fikrini değiştirdiğin zaman planlarımı değiştirmekten usandım.

değiş
{f} alternate
bul ve değiştir
find and replace , search and replace
değiş
exchange; trade
değiş
contact

If the address changes, please contact us. - Eğer adres değişirse, lütfen bizimle bağlantı kurun.

disket değiştir
(Bilgisayar) change disks
dolgu değiştir
(Bilgisayar) toggle fill
efekt değiştir
(Bilgisayar) modify effect
kimlik değiştir
(Bilgisayar) switch identity
komut değiştir
(Bilgisayar) modify command
komut$değiştir
(Bilgisayar) modifycommand$
konu başlığını değiştir
(Bilgisayar) change title
konum değiştir
(Bilgisayar) modify location
metni değiştir
(Bilgisayar) change text
metni değiştir
change a text
metni yazarken değiştir
(Bilgisayar) replace text as you type
pın kodu değiştir
(Bilgisayar) change pin code
sorgu değiştir
(Bilgisayar) change query
soru değiştir
(Bilgisayar) modify question
tablo değiştir
(Bilgisayar) change table
tamam-değiştir
(Bilgisayar) ok-changeit
zarf değiştir
(Bilgisayar) change envelope
çerçeve değiştir
(Bilgisayar) replace frame
üye durumunu değiştir
(Bilgisayar) change member status
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение değiştir в Турецкий язык Турецкий язык словарь

değiş
Bir şey verip yerine başka bir şey alma, mübadele, trampa
değiş
Değme işi veya biçimi
değiştir
Избранное