değişmezler

listen to the pronunciation of değişmezler
Турецкий язык - Английский Язык
invariants
değişmez
constant
değişmez
invariable
değişmez
stable

Memory is not stable. - Bellek değişmez değildir.

değişmez
unchanging
değişmez
unchangeable

Forget about the campaign. That kind of company policy is practically unchangeable. - Kampanyayı unut. O tür şirket politikası neredeyse değişmez.

değişmez
{s} settled

Tom considered the problem settled. - Tom sorunun değişmez olduğunu düşündü.

değişmez
immutable

This is an immutable truth. - Bu değişmez bir gerçektir.

değişmez
permanent
değiş
barter

He was bartering information. - Bilgi değiş tokuş ediyordu.

değişmez
steady
değişmez
(Ticaret) stationary
değişmez
{s} unvarying
değişmez
{s} frozen
değişmez
fast
değiş
swap

Tom wishes he could swap places with Mary. - Tom yerleri Mary ile karşılıklı değiştirebilmeyi diliyor.

Would you like to swap jobs? - İşleri değiştirmek ister misin?

değişmez
sworn
değişmez
flat
değişmez
declared
değişmez
standing
değişmez
firm
değişmez
lump sum
değişmez
uniform
değişmez
decided
değişmez
(Konuşma Dili) die hard
değişmez
strict
değiş
{f} varying

There are varying explanations. - Değişik açıklamalar var.

değiş
vary

The prices of certain foods vary from week to week. - Bazı gıdaların fiyatları haftadan haftaya değişmektedir.

Social customs vary from country to country. - Sosyal gelenekler ülkeden ülkeye değişir.

değiş
{f} ranging

Many boys and girls ranging from 12 to 18 entered the contest. - 12 ila 18 arasında değişiklik gösteren birçok erkek ve kız yarışmaya katıldı.

In Colombia, the population is classified into social strata ranging from one to six, one being the poorest and six being the richest. - Kolombiya'da nüfus birden altıya kadar değişen sosyal katmanlara göre sınıflandırılır. Bir en fakir olma ve altı en zengin olma.

değiş
{f} range

Prices range from one to five dollars. - Fiyatlar bir dolarla beş dolar arasında değişir.

Because the distance between the Sun and Mars varies, temperatures range from -125 degrees Celsius in the Martian winter to 22 degrees Celsius in the Martian summer. - Güneş ve Mars arasındaki mesafe değiştiği için, sıcaklıklar Mars kışında -125 santigrat derece ile Mars yazında 22 santigrat derece arasında değişir.

değiş
{f} change

That will change nothing. - O hiçbir şeyi değiştirmeyecek.

That won't change anything. - O hiçbir şeyi değiştirmeyecek.

değiş
{f} changing

Patterns of married life are changing a lot. - Evlilik yaşam şekilleri çok değişiyor.

Tom's favorite singer is always changing. - Tom'un favori şarkıcısı sürekli değişiyor.

değiş
{f} alternating
değiş
{f} altering

He's proposing a suggestion for altering the research method. - O araştırma yöntemini değiştirmek için bir öneri teklif ediyor.

I'm tired of altering my plans every time you change your mind. - Senin her fikrini değiştirdiğin zaman planlarımı değiştirmekten usandım.

değişmez
equable
değişmez
hard-and-fast
değişmez
rigid
değişmez
set

Tom considered the problem settled. - Tom sorunun değişmez olduğunu düşündü.

G-Dragon is my future husband. He may not know it yet, but it's set in stone. - G-Dragon benim gelecekteki kocamdır. O henüz bunu bilmiyor olabilir ama bu değişmez.

değişmez
invariant
değişmez
fixed
değişmez
inexorable
değişmez
immovable
değişmez
hard-core
değişmez
on an even keel
değişmez
incommutable
değişmez
statical
değişmez
inflexible
değişmez
intransigent
değiş
{f} alternate
Değişmez
literal
değiş
exchange; trade
değiş
contact

If the address changes, please contact us. - Eğer adres değişirse, lütfen bizimle bağlantı kurun.

değişmez
entrenched
değişmez
hard and fast
değişmez
flat footed
değişmez
regular
değişmez
unchangeable, invariable; constant, stable; immutable
değişmez
static
değişmez
steadfast
değişmez
inalterable
değişmez
fixed , constant
değişmez
changeless
değişmez
pat
değişmez
unchangeable, immutable, invariable, fixed, constant, stable
değişmez
{s} unswerving
değişmez
{s} unalterable
değişmez
{s} unwavering

Tom's support is unwavering. - Tom'un desteği değişmez.

Having made an unwavering decision, he started to make plans to fulfill his dreams. - Değişmez bir karar verdikten sonra, o, hayallerini gerçekleştirmek için planlar yapmaya başladı.

kritik değişmezler
critical constants
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение değişmezler в Турецкий язык Турецкий язык словарь

değiş
Bir şey verip yerine başka bir şey alma, mübadele, trampa
değiş
Değme işi veya biçimi
değişmez
Aynen kalan, değişikliğe uğramayan: "İşte dünyanın peşin ve değişmez hükmü buydu."- S. Ayverdi
değişmez
Aynen kalan, değişikliğe uğramayan
değişmezler
Избранное