değerlendirmeler

listen to the pronunciation of değerlendirmeler
Турецкий язык - Английский Язык
reviews
From Booklist , April 15, 1999 Middle-and high-school students will find information about more than 230 African Americans in this easy-to-read dictionary, a revised edition of The Biographical Dictionary of Black Americans [RBB Ag 1 92] Copyright© 1999, American Library Association All rights reserved --This text refers to the hardcover edition of this title
Amazon com You wouldn't eat something without knowing what it was--don't you want to take the same care with what you put on your face, hair, and body? Find out what's in that shampoo, makeup, toothpaste, lotion, or perfume here, with more than 6,000 entries, organized alphabetically Cosmetics are barely regulated these days, leaving it up to you to learn what those strange-sounding names mean and how they might affect you For example, did you know these intriguing tidbits? Abietic acid, a texturizer in soaps, is harmless when injected into mice but causes paralysis in frogs The American Medical Association frowns on medicated makeup, because their potential to do harm often outweighs their benefit Mayonnaise is as effective a dry-hair conditioner as the expensive preparations Milk is a good face wash, but you'd better rinse it off well, or rancidity will give rise to bacteria that will cause pimples
Goes over or examines deliberately or critically; analyses results for the purpose of giving an opinion
| Hardware | Software | Personal Tech | AnchorDesk | Top Rated | Prices
third-person singular of review
This dictionary will be of great benefit to all those who have to use or understand diplomatic terms International Affairs very useful, informative, and exceedingly well-written reference tool -American Reference Books Annual, Mark Y Herring
There are currently several types of reviews that appear on an Amazon com detail page These include Amazon com reviews, licensed content from other parties, and customer reviews
plural of review
`Terse,clear,accurate' --JAMA, from a review of the 27 th edition "Carries on an impressive tradition of accuracy, clarity, and conciseness going back to the early years of the century, and users who prefer the medical dictionary with the brick-red covers will find the same amiable and authoritative guide they have come to respect and trust " --JAMA "Dorland's is reasonably priced and would be useful to anyone in the health care field I cannot imagine a practitioner who would not want a copy of this dictionary in the office " --The Journal of Family Practice
değer
value

The value of the painting was estimated at several million dollars. - Resmin tahmini değeri birkaç milyon dolar.

Jefferson believed firmly in the value of education. - Jefferson eğitimin değerine kesin olarak inanıyordu.

değerlendirme
{i} assessment

Tom agreed with Mary's assessment. - Tom Mary'nin değerlendirmesi ile aynı fikirdeydi.

That's a very unfair assessment. - Bu çok haksız bir değerlendirme.

değerlendirme
evaluation

The evaluation could take months. - Değerlendirme aylar sürebilir.

This financial audit also includes an evaluation of the company's assets. - Bu mali denetim, aynı zamanda şirketin varlıklarının bir değerlendirmesini içerir.

değer
worth

That topic is worth discussing. - Bu konu tartışılmaya değer.

The museum is worth a visit. - Müze görülmeye değer.

değerlendirme
(Politika, Siyaset) consideration

That requires careful consideration. - Bu dikkatli bir değerlendirme gerektirir.

değerlendirme
{i} estimate
değer
price

I think it's worth the price. - Sanırım bu fiyata değer.

Stock prices fell quickly. - Hisse senedi değerleri çabucak düştü.

değerlendirme
(Nükleer Bilimler) assesment
değerlendirme
{i} rating

The thought of rating people by attractiveness does not seem fair to me. - Çekicilikle insanları değerlendirme düşüncesi benim için adil görünmüyor.

değerlendirme
appraisal
değer
{i} rate

How would you rate that? - Bunu nasıl değerlendirirdin?

The value of the dollar declines as the rate of inflation rises. - Doların değeri enflasyonun yükselme oranında düşer.

değer
worth, worthy; value, worth; price; merit, worth
değer
valuation

Valuation is not always objective. - Değerlendirme her zaman objektif değildir.

değer
specification
değer
merit

To do good to others is a meritorious act; to hurt others is a sin. - Başkalarına iyilik etmek değerli bir harekettir; başkalarını incitmek bir günahtır.

değer
worthwhile

I think what Tom is doing is worthwhile. - Bence Tom'un yaptığı zahmete değer.

It is worthwhile considering what it is that makes people happy. - İnsanları mutlu eden şeyin ne olduğunu düşünmeye değer.

değer
worthiness
değer
{i} amount

Your suggestion amounts to an order. - Öneriniz emir değerindedir.

değerlendirme
reclamation
değerlendirme
{i} valuation

Valuation is not always objective. - Değerlendirme her zaman objektif değildir.

değer
precious

Nothing is as precious as love. - Hiçbir şey sevgi kadar değerli değildir.

All socks are very precious. - Tüm çoraplar çok değerlidir.

değer
estimation
değer
desert

In the desert, water is worth its weight in gold. - Çölde, suyun ağırlığı altın değerindedir.

değer
(Bilgisayar) values

She values health above wealth. - O sağlığa zenginliğin üzerinde değer verir.

He values honor above anything else. - O, onura her şeyden daha çok değer verir.

değer
moral

Moral values are important in society. - Ahlaki değerler toplumda önemlidir.

He has no moral values. - O hiçbir ahlaki değere sahip değil.

değer
esteem

He esteems the professor highly. - O, profesöre oldukça değer veriyor.

This is the love that esteems others better than oneself. - Bu başkalarını kendinden daha iyi değer veren sevgidir.

değer
(Bilgisayar) change to
değer
(Ticaret) nominal
değerlendirme
evaluate

The teacher had to evaluate all the students. - Öğretmen tüm öğrencileri değerlendirmek zorunda kaldı.

The coach had a one-on-one discussion with each player to evaluate his performance on the field. - Koç'un onun saha performansını değerlendirmek için her oyuncuyla bire bir görüşmesi vardı.

değerlendirme
recycling
değerlendirme
judgement
değerlendirme
review

Many of the user reviews on Amazon are fake. - Amazon'daki birçok kullanıcı değerlendirmesi sahtedir.

değer
dignity
değer
{i} reading

Do you think this book is worth reading? - Bu kitabın okumaya değer olacağını düşünüyor musun?

This book is worth reading. - Bu kitap okumaya değer.

değer
goodwill
değer
significance
değer
weight

The value of the coins depended on the weight of the metal used. - Paraların değeri kullanılan metalin ağırlığına bağlıydı.

Sugary drinks have no nutritional value and contribute significantly to weight gain. - Şekerli içeceklerin hiçbir besin değeri yoktur ve kilo almaya önemli ölçüde etki ederler.

değer
cost

That coat may have cost a lot of money, but it's worth it. - O palto çok paraya malolmuş olabilir ama o ona değer.

Good words are worth a lot, but cost almost nothing. - İyi sözler çok değerlidir , ama neredeyse hiçbir maliyeti yoktur.

değer
account

In judging his work, we must take his lack of experience into account. - İşini değerlendirirken, onun deneyim eksikliğini de hesaba katmalıyız.

değerlendirme
marking
değerlendirme
appreciation
değerlendirme
treatment
değerlendirme
{i} evaluating
değer
currency

In several European countries, the current currency is the euro. Its symbol is €. One euro is worth about two Turkish lira. - Birtakım Avrupa ülkelerinde geçerli para birimi avrodur. Simgesi € şeklindedir. Bir avro yaklaşık iki Türk lirası değerindedir.

When a currency depreciates, that has an inflationary effect on the economy of the country of the currency. - Bir para birimi değer kaybettiği zaman, bu para ülke ekonomisi üzerinde enflasyonist bir etkiye sahiptir.

değerlendirme
assessment of
değerlendirme
benchmark
arzu edilen değerlendirmeler
(Askeri) desired appreciations
değer
dearness
değer
merit, worth
değer
worthy

There was nothing worthy of remark at the fair. - Fuarda dikkate değer bir şey yoktu.

His performance was worthy of praise. - Onun gösterisi övgüye değerdi.

değer
costliness
değer
value, worth
değer
person of great merit
değer
worthy of

There was nothing worthy of remark at the fair. - Fuarda dikkate değer bir şey yoktu.

This book is worthy of attention. - Bu kitap dikkate değer.

değer
worthy of; worth: zahmete değer bir ödül a prize worth struggling for
değer
(Matematik) value
değer
preciousness
değer
figure

Tom figured it was worth a try. - Tom bunun denemeye değer olduğunu düşündü.

değer
meaning

My existence is worthless and meaningless. - Benim varlığım değersiz ve anlamsız.

değer
at
değerlendirme
putting something to use
değerlendirme
appraisement
değerlendirme
estimation
değerlendirme
(Hukuk) evaluation, assessment
değerlendirme
evaluation; recycling
değerlendirme
valorization
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение değerlendirmeler в Турецкий язык Турецкий язык словарь

Değer
value
Değer
fehamet
Değer
kıymet
değer
Bir şeyin önemini belirlemeye yarayan soyut ölçü, bir şeyin değdiği karşılık, kıymet
değer
Üstün, yararlı nitelikleri olan kimse
değer
Kişinin isteyen, ihtiyaç duyan bir varlık olarak nesne ile bağlantısında beliren şey
değer
Yüksek ve yararlı nitelik. Üstün, yararlı nitelikleri olan (kimse): "Bu kız aramaya, düşünmeye değer bir şey değildi."- R. N. Güntekin
değer
Bir değişkenin veya bilinmeyenin sayı ile anlatımı
değer
Bir şeyin para ile ölçülebilen karşılığı, paha
değer
Yüksek ve yararlı nitelik
değerlendirme
Değerlendirmek işi, kıymetlendirme
değerlendirme
Değerlendirmek işi, kıymetlendirme: "Sade benim değil, işin ehli edebiyat eleştirmenlerimizin değerlendirmeleri de bu yolda idi."- H. Taner. İletişim organlarında izlenme oranı
değerlendirme
İletişim organlarında izlenme oranı
değerlendirmeler
Избранное