I can shave without looking in a mirror! That's good, but do not stand over my Persian carpet. You're bloody!
- Aynaya bakmadan tıraş olabilirim! Bu iyi ama İran halımın üzerinde dayanma. Kanlısın!
He has a strong shoulder for you to lean on.
- Onun senin dayanman için güçlü bir omuzu var.
You need a lot of stamina to add ten thousand sentences.
- On bin tane cümle eklemek için dayanma gücüne çok ihtiyacın var.
What you lack is stamina.
- Yoksun olduğun şey dayanma gücü.
Modern civilization rests on a foundation of science and education.
- Çağdaş uygarlık, bilim ve eğitim temeli üzerine dayanmaktadır.
When half of the Moon's disc is illuminated, we call it the first quarter moon. This name comes from the fact that the Moon is now one-quarter of the way through the lunar month.
- Ayın diskinin yarısı ışıklandırıldığında biz buna ilk çeyrek ay deriz. Bu isim kameri ay boyunca ayın yolun dörtte birinde olduğu gerçeğine dayanmaktadır.
When half of the Moon's disc is illuminated, we call it the first quarter moon. This name comes from the fact that the Moon is now one-quarter of the way through the lunar month.
- Ayın diskinin yarısı ışıklandırıldığında biz buna ilk çeyrek ay deriz. Bu isim kameri ay boyunca ayın yolun dörtte birinde olduğu gerçeğine dayanmaktadır.
Science is based on careful observation.
- Bilim, dikkatli gözleme dayanmaktadır.
His ideas are based on his experience.
- Onun fikirleri onun deneyimine dayanmaktadır.
His conclusion is based on these facts.
- Onun sonucu bu gerçeklere dayanmaktadır.
His ideas are based on his experience.
- Onun fikirleri onun deneyimine dayanmaktadır.
This story is based on facts.
- Bu hikaye gerçeklere dayanmaktadır.
Comedians base their jokes on tragic situations like violent death or serious accidents.
- Komedyenler şakalarını şiddetli ölüm ya da ciddi kazalar gibi trajik durumlara dayandırırlar.
This bridge will not endure long.
- Bu köprü uzun süre dayanamaz.
Tom closed his eyes tightly and endured the pain.
- Tom gözlerini sık biçimde kapattı ve acıya dayandı.
There are various ways of enduring the pain.
- Acıya dayanmanın birçok çeşit yolu var.
Hold fast to this tree.
- Bu ağaca sıkı dayanın.
My house is designed to withstand an earthquake.
- Evim depreme dayanacak şekilde tasarlanmıştır.
Modern civilization rests on a foundation of science and education.
- Çağdaş uygarlık, bilim ve eğitim temeli üzerine dayanmaktadır.