This story is based on facts.
- Bu hikaye gerçeklere dayanmaktadır.
This story is based on actual events.
- Bu hikaye gerçek olaylara dayanmaktadır.
The refugees endured the 18-hour walk across the desert.
- Mülteciler çölde 18 saatlik yürüyüşe dayandılar.
Tom closed his eyes tightly and endured the pain.
- Tom gözlerini sık biçimde kapattı ve acıya dayandı.
There are various ways of enduring the pain.
- Acıya dayanmanın birçok çeşit yolu var.
Hold fast to this tree.
- Bu ağaca sıkı dayanın.
My house is designed to withstand an earthquake.
- Evim depreme dayanacak şekilde tasarlanmıştır.