Children want to act like grown-ups.
- Çocuklar yetişkinler gibi davranmak isterler.
She's been acting odd lately.
- Son günlerde tuhaf davranmaktaydı.
He must be crazy to behave like that.
- O öyle davranmak için çıldırmış olmalı.
My mother told me I have to behave myself.
- Annem bana terbiyeli davranmak zorunda olduğumu söyledi.
It's shameful to treat a child so cruelly.
- Bir çocuğa çok zalimce davranmak utanç verici.
It's not right to treat people like this.
- İnsanlara böyle davranmak doğru değil.
You don't always have to say what's on your mind; sometimes tact trumps candor.
- Aklında ne olduğunu her zaman söylemek zorunda değilsin; bazen ortama göre davranma tarafsızlığı bastırır.
If you are a student, behave as such.
- Eğer bir öğrenci isen, öyle davran.
He behaves well in school but at home he causes problems.
- O okulda iyi davranıyor ama evde sorunlara neden oluyor.