I'm not stamping their postcards.
- Onların kartpostallarını damgalamıyorum.
This letter bears a foreign stamp.
- Bu mektup bir yabancı damgası taşımaktadır.
The man was branded as a traitor.
- Adam bir hain olarak damgalandı.
The cattle are marked with brands.
- Sığırlar damgalarla işaretlenirler.
The invention of the transistor marked a new era.
- Transistörün icadı yeni bir döneme damgasını vurdu.
On large farms, cattle are usually marked with brands.
- Büyük çiftliklerde sığırlar genellikle damgalarla işaretlenirler.