Tom learned to dive when he was five.
- Tom beş yaşındayken dalmayı öğrendi.
It's dangerous to dive in shallow water.
- Sığ suda dalmak tehlikeli.
I think I'm good at diving.
- Sanırım ben dalmada iyiyim.
I get a kick from diving.
- Ben dalmaktan heyecan duyuyorum.
I want to dive into the river.
- Nehre dalmak istiyorum.
It's dangerous to dive in shallow water.
- Sığ suda dalmak tehlikeli.
The lamp was suspended from the branch of a tree.
- Lamba bir ağacın dalından askıya alındı .
History is a branch of the humanities.
- Tarih beşeri bilimlerin bir dalıdır.
Pat stripped off his clothes and dived in.
- Pat elbiselerini çıkardı ve içeri daldı
I want to dive into the river.
- Nehre dalmak istiyorum.
He tied the twigs into bundles.
- O demetlerin içine ince dallar bağladı.
The tree has too many twigs and branches.
- Ağacın pek çok sürgünleri ve dalları vardır.
I want to dive into the river.
- Nehre dalmak istiyorum.
It's hard to fall asleep on stormy summer nights.
- Bu fırtınalı yaz gecelerinde uykuya dalmak zordur.
Tom was accused of falling asleep on guard duty.
- Tom nöbette uykuya dalmakla suçlandı.
It took me a long time to fall asleep.
- Uykuya dalmak uzun zamanımı aldı.
I was afraid I might fall asleep while driving.
- Araba sürerken uykuya dalmaktan korktum.
Why don't we duck back inside?
- Niçin içeri dalmıyoruz?
She dived naked into the sea.
- O, denize çıplak daldı.
When was the last time you dived?
- En son ne zaman dalış yaptın?
Tom fell back to sleep.
- Tom tekrar uykuya daldı.
Tom tried to go back to sleep.
- Tom tekrar uykuya dalmaya çalıştı.
I get a kick from diving.
- Ben dalmaktan heyecan duyuyorum.
How many times a year do you go scuba diving?
- Yılda kaç kez aletli dalışa gidersin?
Mary bought Tom a copy of How to Win Friends and Influence People, by Dale Carnegie.
- Mary Tom'a Dale Carnegie tarafından yazılmış Nasıl dost kazanılır ve insanları nasıl etkilersin'in bir kopyasını satın aldı.
It is about time we bought a new microwave oven.
- Yeni bir mikro dalga fırın almamızın zamanı geldi de geçti.
The baby was sound asleep in her mother's arms.
- Bebek annesinin kucağında uykuya dalmıştı.
I fell asleep with my laptop on.
- Laptopum açıkken uykuya daldım.