dağılmış

listen to the pronunciation of dağılmış
Турецкий язык - Английский Язык
scattered

There were empty cans scattered all over the place. - Her yere dağılmış boş teneke kutular vardı.

Broken glass lay scattered all over the road. - Kırık cam yolun her tarafına dağılmış durumda.

dissipated
decayed
effuse
untidy
spread
tapped
diffuse
strewn

Her clothes were strewn about the room, and she found her hat at the foot of the bed. - Onun giysileri odanın her yanına dağılmış ve şapkasını yatağın dibinde buldu.

(Gıda) disperse
distributed
dağıl
diffuse
dikey dağılmış
(Bilgisayar) vertical distributed
düzgün (dağılmış) yük
uniform load
düzgün dağılmış yük
uniform load
rüzgârdan dağılmış
windblown
sürgünden sonra dağılmış yahudi
Diaspora
ufuk ötesi dağılmış radyasyon radarı
(Askeri) over-the-horizon backscatter (radar)
dağılmış
Избранное