Today, we have to sleep outdoors.
- Bugün, dışarıda uyumak zorundayız.
Nobody wants to work outdoors on a cold day.
- Hiç kimse soğuk bir günde dışarıda çalışmak istemez.
While she was out the thief got away with her jewels.
- O dışarıdayken hırsız onun mücevherleriyle kaçtı.
He'll be out at lunch now, so there's no point phoning straight away.
- O şimdi öğle yemeğinde dışarıda olacak, bu yüzden hemen aramamız bir işe yaramaz.
Could we have a table outside?
- Dışarıda bir masaya oturabilir miyiz?
Whoever comes, tell him I'm out.
- Kim gelirse gelsin, ona dışarıda olduğumu söyle.
It is very cold outside. You'll catch a cold without a coat.
- Dışarıda hava çok soğuk, ceketsiz üşüteceksin.
Nobody wants to work outdoors on a cold day.
- Hiç kimse soğuk bir günde dışarıda çalışmak istemez.
Tom doesn't play outdoors much.
- Tom dışarıda çok oynamaz.
Tom told Mary that it was too hot to play outside.
- Tom Mary'ye dışarıda oynanmayacak kadar sıcak olduğunu söyledi.
Play outside instead of watching TV.
- TV izleme yerine dışarıda oynayın.