dışındaki

listen to the pronunciation of dışındaki
Турецкий язык - Английский Язык
off site
not occurring at a particular location, not located at a particular site
dış
exterior
dış
external

Speech is external thought, and thought internal speech. - Konuşma dış düşünce ve düşünce iç konuşmadır.

That politician is well versed in internal and external conditions. - O politikacı iç ve dış koşullarda deneyimlidir.

dış
outer

Storms have abraded the outer layer of paint. - Fırtınalar boyanın dış tabakasını aşındırdı.

Between the inner and outer planets is an asteroid belt. - İç ve dış gezegenler arasında bir asteroit kuşağı vardır.

dışındaki yazı
superscription
dış
extrinsic
dış
outward

Sami's body had no outward sign of visible trauma. - Sami'nin cesedinde hiçbir görünür dış travma işareti yoktu.

A ghost is an outward and visible sign of an inward fear. - Bir hayalet içe dönük bir korkunun dışa dönük ve görünür işaretidir.

dış
foreign

Japan's foreign aid is decreasing in part because of an economic slowdown at home. - Japonya'nın dış yardımları yurttaki ekonomik yavaşlamadan dolayı kısmen azalıyor.

The government was obliged to make changes in its foreign policy. - Hükümet, dış politikasında değişiklikler yapmak zorunda kaldı.

görüş alanı dışındaki
out of sight
dış
{s} out

I wish you would shut the door when you go out. - Keşke dışarı çıktığın zaman kapıyı kapatsan.

Go out and breathe some fresh air instead of watching TV. - Televizyon seyretmek yerine, dışarıya çıkıp biraz temiz hava al.

dış
off

Jane offered to take care of our children when we were out. - Jane biz dışarıda iken bizim çocuklarımıza bakmayı teklif etti.

You are off the point. - Konunun dışına çıktın.

dış
(Askeri) outlying
dış
outdoor

She shooed him outdoors. - O onu dışarı kışkışladı.

Tom doesn't play outdoors much. - Tom dışarıda çok oynamaz.

dış
(Biyokimya) peripheral
dış
(Otomotiv) threat

Both we and the Soviets face the common threat of nuclear destruction and there is no likelihood that either capitalism or communism will survive a nuclear war. - Biz ve sovyetler nükleer yıkımın alışılmış tehditiyle yüz yüzeyiz ve hem kapitalizmin hem komunizmin nükleer bir savaşla mücadele etmesi olasılık dışı.

dış
{s} salient
dış
appearance

No matter how we try, it is impossible to distinguish good people from bad people by outward appearances. - Ne yaparsak yapalım, iyi insanları kötü insanlardan dış görünüşlerine bakarak ayırmak imkansızdır.

Don't be fooled by appearances. - Dış görünüşlere aldanmayın.

kent dışındaki yerler
the country
ülke dışındaki
(Ticaret) foreign
dış
exogenous
dış
outside

Could we have a table outside? - Dışarıda bir masaya oturabilir miyiz?

Shall we take this outside? - Bunu dışarı götürelim mi?

dış
exteriors
dış
outher
alışılmışın dışındaki
way out
diş kökünün dışındaki tabaka
cement
dünya yörüngesinin dışındaki gezegenler
superior planets
dış
outer appearance; outer covering
dış
superficial
dış
external, outer
dış
offshore
dış
outside, exterior; outer; external; foreign
dış
ecto

Despite medical advances, ectopic pregnancy remains a significant cause of maternal mortality worldwide. - Tıbbi gelişmelere karşın dış gebelik, dünya çapındaki anne ölümlerinin önemli bir nedeni olmaya devam etmektedir.

dış
outside, exterior
dış
exo

The exosphere is the outermost layer of our atmosphere. - Ekzosfer atmosferimizin en dış tabakasıdır.

How do scientists detect exoplanets? - Bilim adamları dış gezegenleri nasıl tespit ediyor?

dış
(Geometri) circumscribed
dış
without

Tom couldn't sneak out of the dorm without being seen. - Tom görülmeden yurdun dışına çıkamadı.

I never go out without buying something. - Ben bir şey satın almadan asla dışarı çıkmam.

kitabın dışındaki kâğıt kaplık
book-jacket
papaz dışındaki halk
temporalty
piyon dışındaki taşlar
noblemen
ülke dışındaki yurttaşların devlete karşı fiillerde bulunması
(Hukuk) acts disloyal
şehir dışındaki
upstate
şehir dışındaki liman
outport
şehir dışındaki lüks sitede yaşayan kimse
exurbanite
şehir dışındaki zengin siteleri
exurbia
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение dışındaki в Турецкий язык Турецкий язык словарь

dış
Görülen, içte bulunmayan yüzey
dış
İki veya ikiden çok şeyde merkeze daha uzak olan
dış
Açık havada geçen sahneleri içine alan çekim
dış
Herhangi bir cisim veya alanın sınırları içinde bulunmayan yer, hariç, iç karşıtı
dış
Bireyin ötesinde bir varlığı olan
dış
Bostanlar, bağlar, sürülmüş tarlalar."- A. Haşim
dış
Yabancı ülkelerle ilgili
dış
Somut kavramlarda iki veya ikiden çok şeyde merkeze daha uzak olan
dış
Bir kimsenin görünüşü, durum ve davranışları
dış
Bir konunun kapsamına girmeyen şey
dış
Herhangi bir cisim veya alanın sınırları içinde bulunmayan yer, hariç, iç karşıtı: "Hafta sonunda şehrin dışına çıkıyoruz. Şehrin artık dışındayız
dışındaki
Избранное