That politician is well versed in internal and external conditions.
- O politikacı iç ve dış koşullarda deneyimlidir.
Women's faces are often more beautiful when they take their clothes off, for they then stop thinking about their external appearance.
- Kadınların yüzü giysilerini çıkardıklarında çoğunlukla daha güzeldir, zira onlar o zaman dış görünüşleri hakkında düşünmekten vazgeçerler.
Between the inner and outer planets is an asteroid belt.
- İç ve dış gezegenler arasında bir asteroit kuşağı vardır.
Storms have abraded the outer layer of paint.
- Fırtınalar boyanın dış tabakasını aşındırdı.
No matter how we try, it is impossible to distinguish good people from bad people by outward appearances.
- Ne yaparsak yapalım, iyi insanları kötü insanlardan dış görünüşlerine bakarak ayırmak imkansızdır.
Sami's body had no outward sign of visible trauma.
- Sami'nin cesedinde hiçbir görünür dış travma işareti yoktu.
The Foreign Minister was a puppet.
- Dışişleri Bakanı bir kuklaydı.
Japan's foreign aid is decreasing in part because of an economic slowdown at home.
- Japonya'nın dış yardımları yurttaki ekonomik yavaşlamadan dolayı kısmen azalıyor.
I can't go out because I have a lot of homework.
- Dışarıya çıkamam çünkü çok ödevim var.
Motherhood and childhood are entitled to special care and assistance. All children, whether born in or out of wedlock, shall enjoy the same social protection.
- Ana ve çocuk özel ihtimam ve yardım görmek hakkını haizdir. Bütün çocuklar, evlilik içinde veya dışında doğsunlar, aynı sosyal korunmadan faydalanırlar.
Don't forget to turn off the gas before going out.
- Dışarı çıkmadan önce gazı kapatmayı unutmayın.
He rushed out of the office.
- O ofisten dışarı fırladı.
Today, we have to sleep outdoors.
- Bugün, dışarıda uyumak zorundayız.
She doesn't get outdoors much.
- O, evin dışına fazla çıkmaz.
Both we and the Soviets face the common threat of nuclear destruction and there is no likelihood that either capitalism or communism will survive a nuclear war.
- Biz ve sovyetler nükleer yıkımın alışılmış tehditiyle yüz yüzeyiz ve hem kapitalizmin hem komunizmin nükleer bir savaşla mücadele etmesi olasılık dışı.
She managed to keep up appearances.
- O, dışarıya belli etmedi.
Don't be fooled by appearances.
- Dış görünüşlere aldanmayın.
It is very cold outside. You'll catch a cold without a coat.
- Dışarıda hava çok soğuk, ceketsiz üşüteceksin.
Shall we take this outside?
- Bunu dışarı götürelim mi?
Despite medical advances, ectopic pregnancy remains a significant cause of maternal mortality worldwide.
- Tıbbi gelişmelere karşın dış gebelik, dünya çapındaki anne ölümlerinin önemli bir nedeni olmaya devam etmektedir.
How do scientists detect exoplanets?
- Bilim adamları dış gezegenleri nasıl tespit ediyor?
How many exoplanets have been discovered so far?
- Şimdiye kadar kaç tane dış gezegen keşfedildi?
She went out without saying good-bye.
- Hoşça kal demeden dışarı çıktı.
It is very cold outside. You'll catch a cold without a coat.
- Dışarıda hava çok soğuk, ceketsiz üşüteceksin.