Her sewing basket, dresser drawers and pantry shelves are all systematically arranged in apple-pie order.
- Onun dikiş sepeti, şifonyer çekmeceleri ve külotlu çorap rafları hepsi sistemli olarak yerli yerinde düzenlenir.
We use computers to solve problems and to put information in order.
- Biz sorunları çözmek ve bilgiyi düzenlemek için bilgisayarlar kullanırız.
What's your favorite image editing software?
- En sevdiğiniz resim düzenleme yazılımı hangisi?
Adobe and Apple both have top-notch video editing programs.
- Hem Adobe'nin hem de Apple'ın üst seviye düzenleme programları var.
I am not going out because I have to tidy my room.
- Odamı düzenlemek zorunda olduğum için dışarı çıkmayacağım.
They arranged a meeting.
- Onlar bir toplantı düzenlediler.
Yuriko arranges flowers in her spare time.
- Yuriko boş zamanında çiçekleri düzenler.
Traffic lights are used to regulate traffic.
- Trafik ışıkları trafiği düzenlemek için kullanılır.
Hong Kong is the least regulated economy in Asia.
- Hong Kong Asya'daki en az düzenlenmiş ekonomidir.
The President needs to sign a law regulating public spending.
- Başkanın kamu harcamalarını düzenleyen bir yasayı imzalanması gerekiyor.
The speaker organized his lecture notes.
- Konuşmacı ders notlarını düzenledi.
He organized a summer rock festival.
- O, bir yaz rock festivali düzenledi.
Tom asked Mary to help him organize the party.
- Tom Mary'den ona partiyi düzenlemesi için yardım etmesini rica etti.
Who organized that meeting?
- O toplantıyı kim düzenledi?
She spends more time organizing than I.
- O, düzenlemede benden daha fazla zaman harcar.
Tom scheduled a last-minute meeting.
- Tom bir son dakika toplantısı düzenledi.
I have to organize my schedule before the end of the month.
- Ayın sonundan önce programımı düzenlemek zorundayım.
I arranged catering for tomorrow's party.
- Yarınki parti için yeme içme işini düzenledim.
We arranged the books according to size.
- Kitapları büyüklüklerine göre düzenledik.