Tom has no drive or ambition.
 - Tom'un hiçbir dürtü veya hırsı yok.
A possible side effect of the contraceptive pill is a loss of sex drive.
 - Doğum kontrol haplarının olası bir yan etkisi, cinsel dürtüdeki kayıptır.
All forms of life have an instinctive urge to survive.
 - Bütün hayvan türleri yaşamak için içgüdüsel dürtüye sahiptir.
I couldn't resist the urge to applaud.
 - Ben alkışlama dürtüsüne karşı koyamadım.
Sometimes it's hard to resist the impulse to burst out laughing.
 - Bazen kahkahayla gülme dürtüsüne karşı koymak zordur.
Tom resisted the impulse to kiss Mary.
 - Tom Mary'yi öpme dürtüsüne direndi.
He could not control his compulsion to kill.
 - O, öldürme dürtüsünü kontrol edemedi.
You complain compulsively.
 - Sen dürtü etkisiyle şikayet ediyorsun.
Tom compulsively writes sentences every day.
 - Tom dürtü etkisiyle her gün cümleler yazar.
She has a low sex drive.
 - Onun düşük bir cinsel dürtüsü var.
A possible side effect of the contraceptive pill is a loss of sex drive.
 - Doğum kontrol haplarının olası bir yan etkisi, cinsel dürtüdeki kayıptır.
My wife has no libido since she got pregnant. What can I do?
 - Hamile olduğundan beri karımın hiç cinsel dürtüsü yok. Ne yapabilirim?