I never dreamed that I would meet her there.
- Onunla orada karşılaşacağımı asla düşünmedim.
I never dreamed I would meet you here.
- Seninle burada karşılaşacağımı asla düşünmedim.
Newton saw an apple fall off a tree.
- Newton bir elmanın ağaçtan düştüğünü gördü.
The garden was covered with fallen leaves.
- Bahçe düşmüş yapraklarla kaplıydı.
Daydreaming is the moonlight of thought.
- Hayal kurmak düşüncenin mehtabıdır.
Here's an optical illusion: you think you are looking at a cube, but in fact you are looking at the screen.
- Burada bir görsel yanılsama var. Küpe baktığını düşünüyorsun ama gerçekte ekrana bakıyorsun.
Here's an optical illusion: you think you are looking at a cube, while in fact you are looking at your monitor.
- İşte bir optik illüzyon: aslında monitörünüze bakarken, bir küpe baktığınızı düşünürsünüz.
Living in poverty is some women's fantasy. They think it's somewhat romantic.
- Yoksulluk içinde yaşamak, bazı kadınların fantezisidir. Onlar bunun biraz romantik olduğunu düşünüyorlar.
The man slumped to the floor.
- Adam aniden yere düştü.
He's very fond of science fiction.
- O, bilim kurguya çok düşkündür.
It's getting dark early around here. The sun seems to drop like a rock when autumn rolls around.
- Buralarda hava erken kararıyor.Sonbahar zamanı geldiğinde güneş bir kaya gibi düşüyor gibi görünüyor.
It would break if you dropped it.
- Eğer düşürürsen kırarsın.
The yen is rising and the dollar is falling.
- Yen yükseliyor dolar düşüyor.
I had to grab her to keep her from falling.
- Onun düşmesini engellemek için onu tutmak zorunda kaldım.
A fallen rock barred his way.
- Düşmüş bir kaya onun yolunu kapadı.
My holiday plan has fallen through.
- Benim tatil planı suya düştü.
I think that maybe I should stop reading romance novels.
- Belki aşk romanları okumayı durdurmam gerektiğini düşünüyorum.
I thought you didn't like romance movies.
- Macera filmlerini sevmediğini düşündüm.
Productive thinking and creativity are unthinkable without imagination.
- Üretken düşünce ve yaratıcılık; hayal gücü olmadan düşünülemez.
The horse broke its neck when it fell.
- Düşen at boynunu kırdı.
He slipped and nearly fell.
- O kaydı ve neredeyse düşecekti.
Home prices are plummeting.
- Ev fiyatları hızla düşüyor.
Tom's grades soon plummeted.
- Tom'un notları yakın zaman içinde düştü.
When I was a kid, I thought that if I died the world would just disappear. What a childish delusion! I just couldn't accept that the world could continue to exist without me.
- Çocukken ,ölürsem dünyanın hemen ortadan kaybolacağını düşündüm.Ne çocukça bir aldanma!Ben sadece dünyanın bensiz devam edip var olacağını kabullenemiyordum.
Tom suffered from the delusion that strangers could hear his thoughts. Of course that's nonsense.
- Tom, yabancıların onun düşüncelerini duyabileceği sanrısından muzdaripti. Bu tabii ki saçmalık.