düşünürler

listen to the pronunciation of düşünürler
Турецкий язык - Английский Язык
thinkers

The best observes and the deepest thinkers are always the gentlest judges. - En iyi gözlemciler ve en derin düşünürler her zaman en kibar hakimlerdir.

plural of thinker
düşün
{f} think

I think it'll rain today. - Bugün yağmur yağacağını düşünüyorum.

I think he is Mr Brown. - Onun Bay Brown olduğunu düşünüyorum.

düşünür
{i} philosopher
düşün
think of

What do you think of the original plan? - Orijinal plan hakkında ne düşünüyorsun?

What do you think of modern art? - Modern sanat hakkında ne düşünüyorsunuz?

düşün
thought

Because of the bad weather, any thought of sight-seeing in the city was abandoned. - Kötü hava nedeniyle, şehir gezisi düşünceleri terk edildi.

She put down her thoughts on paper. - Düşüncelerini kağıda döktü.

düşünür
(Bilgisayar) think

Women really are quite dangerous. The more I think about this, the more I'm able to understand the reasoning behind face covering. - Kadınlar gerçekten oldukça tehlikeliler. Bu konuda ne kadar çok düşünürsem, o kadar çok yüz örtüsünün arkasındaki nedeni anlayabileceğim.

Every time I hear that song, I think of my high school days. - O şarkıyı duyduğum her zaman,lise günlerimi düşünürüm.

düşün
ponder

She pondered the question for a while. - Soruyu bir süre düşünüp taşındı.

We all pondered over what had taken place. - Hepimiz ne olduğunu düşünüp taşındık.

düşün
turn over
düşün
{f} pondering

Tom was probably pondering something. - Tom galiba bir şeyler düşünüp duruyordu.

düşün
{f} thinking

Everyone listened and was very happy, thinking this wedding was both original and meaningful. - Herkes dinledi ve çok mutluydu, düğünün özgün ve anlamlı olduğunu düşündüler.

Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it. - Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.

düşün
{f} picturing
düşün
cogitate
düşün
cast about
düşün
ponder of
düşün
contemplate

He contemplated taking a trip to Paris. - Paris'e bir gezi yapmayı düşündü.

The doctor contemplated the difficult operation. - Doktor zor operasyonu düşünüp taşındı.

düşün
meditate

Tom used to meditate every morning. - Tom her sabah düşünüp taşınırdı.

I'm trying to meditate. - Düşünmeye çalışıyorum.

düşün
{f} deliberate

Do you think that was deliberate? - Onun kasıtlı olduğunu düşünüyor musun?

The jury deliberated for three days. - Jüri üç gün boyunca düşündü.

düşün
think up
düşün
idea

I have no idea what that guy is thinking. - Bu adamın ne düşündüğü hakkında hiçbir fikrim yok.

We all consider your idea to be impractical. - Hepimiz senin fikrinin kullanışsız olduğunu düşünüyoruz.

düşün
concept
düşün
product of the mind
düşün
excogitate
düşün
considering

I'm considering going with them. - Onlarla gitmeyi düşünüyorum.

She's considering changing her life. - Hayatını değiştirmeyi düşünüyor.

düşün
considered

It is considered impossible to travel back to the past. - Zamanda geçmişe seyahat etmenin imkansız olduğu düşünülüyor.

Tom considered his options. - Tom seçeneklerini düşündü.

düşün
thinkup
düşünür
thinker, intellectual
düşünür
original thinker
düşünür
thinker

Tom is a fast thinker. - Tom hızlı bir düşünürdür.

Many great thinkers who were unknown while alive became famous after death. - Yaşarken tanınmayan birçok büyük düşünür ölümden sonra ünlü oldu.

düşünür
thinker mütefekkir
Турецкий язык - Турецкий язык

Определение düşünürler в Турецкий язык Турецкий язык словарь

Düşünür
(Hukuk) MÜTEFEKKİR
Düşünür
düşünücü
Düşünür
kam
düşün
Duyularla değil, zihnî olarak tasarlanan, biçim verilen, canlandırılan nesne veya olay, fikir, ide
düşünür
Genel sorunlar üzerine yeni ve kendine özgü düşünceleri olan kimse, mütefekkir
düşünürler
Избранное